Çevre Bakanına Yanıt / 25.10.2010

ÇEVRE BAKANI RİZE İKİZDERE’DE ALINAN SİT KARARININ ARDINDAN

SİT KARARINA SEVİNEMEDİ.!!!

 

HES’LERİN ARKASINDAKİ GERÇEK NEDEN.!

Küresel ısınmanın hızla arttığı bir dönemde yanlış iklim deşikliği yönetimi uygulan Çevre ve Orman Bakanı yine tarihi yönetim hatası diyebileceğimiz bir yaklaşımı Rize İkizdere’de alınan SİT kararının ardından yaptığı açıklama ile gösterdi ve çevreyi koruma karına bile sevinemedi. Biz yaşam savunucuları bir kez daha görüyoruz ki, bu kafa ve yaklaşımla iklim değişikliği yönetilemez.

Aşağıda; Bakanın yaptığı hes açıklamaları ve arkasındaki gerçek nedenleri ortaya koyuyoruz:

Bakan:

”Bu, bizim kendi kaynağımız, temiz kaynağımız. Ucuz ve yenilenebilir bir kaynak. Hidroelektrik santrallere karşı çıkmak kesinlikle cinnettir. Çevrenin tahrip edilmesi asla söz konusu değildir. ‘Derelerde su akmayacak’ diyorlar. Böyle bir şey asla söz konusu değil. Hatta suyu biriktirdiğiniz zaman kuruyan derelere yaz aylarında daha düzenli su vermek mümkün. Küresel iklim değişikliği nedeniyle Karadeniz’de belki 2030-2040 yıllarında yağışlarda bazı artışlar olacak. Bu sel, su baskını, taşkın demektir. Bu bakımdan dereleri ıslah etmemiz gerektiğini ifade etmek istiyorum.”

Gerçek nedenler:

Burada anlatılan ucuz ve yenilenebilir enerji dedikleri hes’lerden üretilecek enerji, bugün bitmiş olsa ile enerjinin ancak  %5’i olacak, 2030’lara gelindiğinde de bu 2030’ların enerji ihtiyacını karşılayacak bir durum olmayacak.

Ayrıca daha şimdiden yerel halktan hes yapılan derelerde suyun akmadığı şikayetleri gelmektedir. 2030’larda derelerden suyun akacağını bize kim garanti edebilir?

Dünya, iklim değişikliğini sadece bu gün yaşamayacak, 2030’daki şartları kim, neye göre bu günden tasarlamaya çalışıyor, dünya yok olmaya doğru giderken bu yanlışta inat etmek niye??

Bakan:

‘Ülkesini seven, enerjide dışa bağımlılığın azalmasını isteyen, vatansever çevreciler de var. Bunlardan 600 hidroelektrik santral içinde 3-5 tanesi uygun çalışmayabilir, doğayı tahrip edebilir ama bunları da biz dikkate alıyoruz, hemen kapatıyoruz, ruhsatlarını iptal ediyoruz.”

Gerçek nedenler:

Dışa bağımlılık petrol, doğal gaz ve kömürden ise, ülkemizde var olan kömürden enerji üretimi yapılacağı söylenirken kurulan termik santrallerin, dış ülkelerden Brezilya, Arjantin vb. ülkelerden kömür alınarak-Örnek: Sugözü Termik Santrali vb.-  çalıştırıldığı görülmektedir. Yani dışa bağımlılık deva etmektedir.

Hes’lerde de yapılmak istenen şey, enerji alanında ilerlemek değil, ülkemizin tatlı su kaynaklarının uluslararası şirketler ve tröstlerin eline geçmesidir. Bu konuda tüm dünyada uygulanan politika su kaynaklarını ele geçirme politikalarından başka bir şey değildir. Bu durumda da su dış kaynaklara geçeceği için yine enerjide dışa bağımlı hale gelinecektir.

Bugün hes olarak adlandırılan santral ve barajlar, yarın uluslar arası şirketler tarafında satın alındığında (bugün bile örnekleri yaşamaktadır) elektrik üretmekten vazgeçip geçmeyeceğinin de garantisi yoktur. Böyle bir durumda karşılaşacağımız şey, değil dereden su akması, kaynağının yanına yaklaşmamıza bile izin verilmeyecektir. Bu da demektir ki, su gelecek dönemin petrolüdür.

Bugün bile yapılan araştırmalara göre uluslararası şirketler, petrolden kazandıkları gelirin    %40-50 daha fazla sudan kazandıklarını itiraf emektedirler.!!!

Ülkemiz ABD, AB ve diğer ülkelerin eskimiş teknoloji çöplüğü olmamalıdır. Bu ülkemizin yararına değildir. Ülkemiz uyguladığı politikalarla kömür santrallerinde eskimiş teknoloji çöplüğü olma durumu söz konusudur.

Bu anlamda yüzümüzü yenilenebilir enerjilere dönmek (güneş, rüzgar vb.)ülkemize daha uygundur.

Bakan:

Çevre ve Orman Bakanı hes’lere karşı çevreyi, yaşam kaynağı olan suyu savunanlara karşı ‘bir yerlerden nemalanmak’ gibi çirkin ifadeler ile suçlamaktadır.

Gerçek nedenler:

Bu ifade ÇARESİZLİĞİN neticesidir sanırız. Yaşam savaşı veren insanımız çayını, fındığını, portakal bahçelerini, seralarını, nar bahçelerini bu su ile suluyor. Su yoksa yoksulluk, hastalık ve göç var. Bunun için suyunu hoyratça saldırılardan korumak için kimsenin maddi desteğine ihtiyacı yoktur ve olamaz. Bizim, enerji lobilerine payanda olarak destek vermemiz insanlığımıza sığmaz. Bizler, yaşam alanlarımızın yok edilmemesi için sermayenin ve diğer güçlerin bu çirkin saldırıları karşısında doğamızı ve insanlığımı savunmak gibi bir görevimiz olduğu bilinci ile vadilerde suyu korumaya devam edeceğiz. 25.10 2010

 

 

Hediye gündüz-  Antalya-Türkiye Tabiatını Koruma Derneği

Ender Eren- İstanbul -Yeşil Sol

Mehmet Gürkan-Derelerin Kardeşliği

Nihat Çavdar- Bodrum

Nizamettin Yılmazer- Gümüşhane-Çit Deresi Çevre Komisyonu

Hasan Şen- Tunceli- Munzur Koruma Kurulu

Hatice Hacısalihoğlu–Karadeniz İsyandadır

Erdinç Ay-Loç Vadisi

Zafer Keçin- Loç Vadisi Kastamonu

Mevlut Gürkan  – Fındıklı Derelerini Koruma Platformu

İsmail Akyıldız-  Karadeniz-Senoz

Abdullah Öğünç-Hatay-Türkiye Tabiatını Koruna Derneği

Erhan İçöz- Ege Su Platformu

 

Diğer Yazılar