“HES” Nedur?

Hidroelektrik santralleri, suyun belli bir yükseklikte sahip olduğu potansiyel enerjiyi elektrik enerjisine dönüştüren tesislerdir. HES’ler depolamalı ve akışlı olmak üzere ikiye ayrılır. Akışlı yöntemde su doğal yatağından tünel veya kanallara aktarılarak uygun yüksekliğe taşınır. Karadeniz vadilerinde uygulanan HES’ler daha çok tünel tipidir.

Suların Metalaştırılması

Su; ekolojik yaşam, içme-kullanma, tarım, sosyal ve ekonomik gelişme için vazgeçilmez bir varlıktır. Dolayısıyla, su politikası ve su yönetimi, tüm dünyada büyük önem taşımaktadır.

Su haklarının gasp edilmesi küresel bir olaydır. Neoliberal politikalarla su ve su hizmetlerinin yönetilmesi dünyanın birçok yerinde milyonlarca insanın içme suyuna erişimini engellemektedir. İçme suyundan yoksun bırakılan bu insanların özü itibariyle kamuya ait olan suyun özelleştirilmesi sırasında yaşadıkları korkunç tablolar önümüzde durmaktadır.

Hidroelektrik Santrallerin asıl amacı, su ve su kaynaklarımızın şirketlere devredilmesidir. 49 yıllığına suyun kullanım hakkını alacak şirketler, suyu artık kendi malı haline getireceklerdir.

Yıllardır ücretsiz ve temiz bir şekilde vadilerimizden erişebildiğimiz dere suları artık şirketlerin olacaktır. Bundan sonraki süreçte şirketler ilk başta suyu şişeleyip önümüze sunacak, suyu kâr payı  haline getirecektir.

Söz konusu olan, enerji üretiminden endüstriyel su kullanımına kadar, sulama, kullanma ve içme suyundan su havzalarına kadar suyun bütün olarak ticarileştirilmesidir. Suyun kullanım hakkının yanı sıra arazilerin kullanım hakkı da şirketlere devredilmektedir.

Su bütün canlıların hakkıdır; alınıp satılamaz!

Derelerin kuruması, ekolojik denge

HES’lerde derelerdeki suyun tamamı kullanıldığı için vadilere küçük kollardan gelen su yaz aylarında tamamen kurumakta ve vadilerdeki ekolojik denge bozulmaktadır. Akarsuların doğal akış ve yapısının değiştirilmesi ile su kalitesi bozulduğu ve su miktarı azaldığı için, mikroorganizmalardan balıklara kadar suda yaşayan bütün canlıların, hayvanlardan tarım ürünlerine kadar karada yaşayan tüm canlıların yaşamı tehlikeye girmekte, doğal yaşam ortamları yok olan bazı türlerin nesli tükenmektedir.

Hidroelektrik santraller balıkların göç yollarını tıkayarak nehirlerdeki biyolojik hayatı etkilemektedir. Balıkların % 25’i su alma yapılarından geçmeyi başaramamakta, nehirdeki balık miktarı büyük oranda değişmektedir. Dünyada sayısı 9000’den çok olan tatlı su balığı türünün % 20’den çoğunun soyu, son yıllarda tükenmiştir ya da tükenmek üzeredir.

Deltalar, Canlılar

Akışına müdahale edilen akarsular kıyılardaki deltalarına tortu taşıyamamakta, buna bağlı olarak tortularla taşınan besin maddeleri de deltalardaki ve denizlerdeki canlılara ulaşamamaktadır. Ayrıca deniz kıyısı kara yönünde ilerleyerek deltaların erimesine neden olmaktadır.

Yeraltı suları

Hidroelektrik santral, suyu havzanın irtifası yüksek noktalarında tutarak havzanın aşağı kesimlerine olan su akışını azaltmaktadır. Suların kullanılmak üzere yeryüzüyle buluşmadan ortamdan borularla uzaklaştırılması, yeraltı sularının beslenememesi sorununu ortaya çıkarmaktadır. Bu durumda havzanın orta kesimlerindeki yeraltı suları aşırı derecede azalmakta, yeraltı ve yerüstü suları birbirini besleyememekte, sulak alanlar tümüyle kurumaktadır.

Deltalar, tarım

Besin maddelerine ulaşamayan canlılar yaşamlarını sürdürememekte, suyun ve toprağın tuzlanması tarım faaliyetleri başta olmak üzere deltadaki tüm geçim kaynaklarını tehdit etmektedir.

İklim değişikliği

HES’lerde su tutma yapısının arkasında suyun tutulması için baraj gölü oluşturulmaktadır. Bunun sonucunda yüzey alanı nehre göre daha geniş olan baraj göletinden buharlaşma artmakta ve buna bağlı olarak bölge ikliminin değiştiği gözlenmektedir. Havadaki nem oranı artmakta ve hava hareketleri değişmekte, sıcaklık, yağış, rüzgâr olayları farklılaşmaktadır. Ayrıca bölgede yapılan ağaç kesimleri de iklimsel değişikliklere diğer bir sebep olarak gösterilebilir.

Salgın hastalıklar

Sulama amacını da içeren baraj projeleri su kaynaklı hastalıkların yaygınlaşmasıyla sonuçlanmıştır. Sulama sistemleri parazit, humma ve sıtma gibi hastalıklar yapan canlılar için uygun ortam oluşturmakta ve bu ortam milyonlarca insan ve hayvan için tehdit oluşturmaktadır.

Zorunlu göç

Hidroelektrik santraller birçok insanın yaşamını sürdürdüğü vadilerden göç etmelerine neden olmaktadır. Bozulan ekosisteme ek olarak suya dayalı tarım ürünlerinin üretimi sekteye uğrayacak, geçimini bu yolla sağlayan yöre halkı başka bölgelere göç etmek zorunda kalacaktır.  Artvin örneğinde olduğu gibi santrallerin yapılmasıyla birlikte yörede yaşanan susuzluk nedeniyle halk bölgeden göç ederken, yörede madencilik faaliyetleri hız kazanmaktadır. Dünyada baraj yapımı için bugüne kadar 40-80 milyon kişi göç etmek zorunda bırakılmıştır.

Halkın göç etmesi vadilerdeki yaşamın yok olmasının yanı sıra kültürlerin yani dillerin, türkülerin, masalların, hikâyelerin, ninnilerin de yok olması anlamına gelmektedir.

Ormanlar

Projelerin yapılacağı vadilerde HES için açılacak yollarda patlatılacak dinamitler, kesilecek milyonlarca ağaç telafi edilemeyecek ekolojik yıkıma neden olacaktır.

HES inşaatlarına malzeme sağlamak ve yol yapımı için kurulan taş ocakları tahmin edemeyeceğimiz kadar çok ağacın kesilmesine neden olmaktadır.

Karadeniz’den Bir Örnek:

Abu Çağlayan ve Ağaç Kesimi

Paşalar HES ÇED Raporunda kesilecek ağaç sayısı 157 olarak verilmiştir!

Oysa Paşalar HES Projesinde etkilenecek alan 143 hektardır. Ağaç yoğunluğu hektar başına 667’dir. Buna göre bu projede etkilenecek ağaç sayısı 95.381 adettir.

Elektrik İletim Hatları

Elektrik iletim hatları nedeni ile oluşacak elektrik ve manyetik alanların çevre ve insan sağlığı üzerinde olumsuz etkileri olmakta, adeta her vadiyi bir “Çernobil” vadisine dönüştürmektedir. Çünkü iletim hatlarının kanserojen etkisi olduğu kanıtlanmış bir gerçektir.