NKP: Rusya’ya Ait Akkuyu Nükleer Santralı Geleceğimizi Tehdit Ediyor

Nükleer Karşıtı Platform, Akkuyu Nükleer Santralinin nükleer enerji ve çevresel faktörler kaynaklı risklerinin yanı sıra yayılmacı bir politika yürüten Rusya kontrolünde olmasının ciddi güvenlik risklerini de beraberinde getirdiğini açıkladı. Santralin herhangi bir kamu yararı taşımadığı gibi enerjide Rusya’ya olan bağımlılığı artıracağını kaydeden platform, nükleer enerjiye dair tüm projelerin ülke gündeminden çıkarılması çağrısı yaptı.

RUSYA’YA AİT AKKUYU NÜKLEER SANTRALI GELECEĞİMİZİ TEHDİT EDİYOR!
Siyasi iktidarın, enerjide dışa bağımlığı azaltmak, sözde enerji talebine çare bulmak adına Rusya Federasyonu’na inşa ettirdiği Akkuyu Nükleer Güç Santralı’nın (NGS) mülkiyetinin kime ait olduğu konusunda yapılan açıklamalar kamuoyunda rahatsızlık uyandırmış, öfkeye neden olmuştur. Siyasi güç, propaganda; yabancı ve yerli – milli sermaye sahiplerinin karları uğruna Rusya Federasyonu’na sağlanan imtiyazların boyutu söylemlere yansımış, nükleer santralların yakın geleceğimiz için ne denli büyük bir tehdit unsuru olduğu bir kez daha gözler önüne serilmiştir.
Akkuyu NGS şirketinin CEO’su ve Yönetim Kurulu Başkanı Anastasia Zoteeva herkesçe bilinen bir gerçeği, “Bu nükleer santral Rusya’ya aittir,” ifadesi ile açıklamıştır. Nükleer santrallar konusunda Rusya ile yapılan anlaşmanın detayları kamuoyunca bilinmesine rağmen, sadece bunun ifade edilmesinden rahatsızlık duyan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, gerçeği yansıtmayan “Akkuyu Nükleer A.Ş., Türkiye Cumhuriyeti’nin vergi mevzuatına, hukuk kurallarına göre çalışan bir şirket, bir Türk şirketi. O çerçevede çalışan, onun ötesinde hükümetler arası anlaşma kapsamında da bizlere her konuda, hem iktisadi hem de güvenlik konularında fevkalade önemli haklarımızın olduğu ve tamamen Türkiye’nin kontrolünde yürüyen bir proje” sözleriyle karşılık vermiştir.
Bayraktar’ın gerçeklerin üstünü örtmeye ve bilineni gizlemeye yönelik ifadeleri utanç vesikası olarak tarihe geçmiştir.
Bilindiği üzere; AKP iktidarı Türkiye’de mevcut hukuki denetimi atlatmak için Akkuyu NGS’yi TBMM’den geçirdiği Türkiye Cumhuriyeti ile Rusya Federasyonu arasında bir devletler arası anlaşmaya bağlamıştır. 2010 yılında 4800 MW gücünde, dört reaktörlü bir santralin yapım anlaşması imzalanmıştır. Rusya Atom Enerjisi Kurumu (Rosatom) tarafından “Yap-Sahip Ol-İşlet” sistemiyle inşa edilmektedir. Santral tamamlandığında teknolojisi ve işletimi tamamen Rosatom kontrolünde kalacaktır. Projenin faaliyete geçmesiyle birlikte ise ülkemiz enerji üretimi karşılığında Rusya şirketine tam 15 yıl boyunca kilovat saat başına 12.35 sent ödeyecektir. Rusya en fazla %49 hisseyi Türk firmalarına satma hakkını elinde tutacaktır. 60 yıl kullanım ömrüne sahip olan santralın atıklarının depolanması dahil olmak üzere, olası bir kaza halinde de tüm sorumluluk ülkemize ait olacaktır.
Akkuyu NGS ülkemiz topraklarında olan ve Rusya Devletinin kendi toprakları dışında sahip olduğu ilk ve tek nükleer santraldir.
Akkuyu NGS uluslararası nükleer sermaye lobilerinin bir enstrümanı olarak hayata geçirilmeye çalışılmaktadır. Halk yararına enerji politikaları ile, ekonomi ve rasyonalite ile alakası olmayan bir projedir; halkımızın çıkarlarına zarar vereceği açıktır.
24 Şubat 2022’de Rusya ile Ukrayna arasında başlayan ve halen süren savaş, uluslararası dengelerde özellikle enerji alanında yeni bir dönemi başlatmıştır. Ülkemizde ise siyasi iktidarın hiçbir tehlike yokmuşçasına enerji alanında bağımlı olduğumuz Rusya ile geliştirdiği şeffaf olmayan ilişkiler rahatsızlık uyandırmaktadır. Yayılmacılığı açık olan Rusya Federasyonu ile Akkuyu NGS’nin yanı sıra Sinop’ta yeni bir santral yapımı için görüşmeler yapılması da anlaşılır bulunmamaktadır.
Çatışmaların ve gerilimin hakim olduğu Ortadoğu’da, NATO ile askeri ittifak içinde olan ülkemizde, Rusya tarafından işletilen nükleer santralın saldırıya uğraması durumunda geri dönülmez sonuçlar doğacağı ortadadır.
Akkuyu NGS, Rusya’ya enerji alanında bağımlılığımızı arttıracak eskimiş bir teknolojidir. Nükleer santral olağan çalışma sürecinde de doğa ve tüm canlılar için; hem radyasyonu hem de kimyasallarla doyurulmuş soğutma suyu ile 60 yıl süresince atıklarının ve ömrü bittiğinde santralin kendisinin bertaraf maliyeti ile yanlış bir tercihtir. İnsan hataları, deprem ve tsunamiler, savaşlarda hedef teşkil etmesi ile nükleer santral canlılara ve doğanın varlığına yönelik büyük riskler barındırmaktadır. Ülkemizi ve halkımızı emperyalist çatışma ve rekabetin bir parçası yapacak olan nükleer santral bugünü ve gelecek kuşakların yarınlarını büyük riske sokacaktır. Siyasi kararlarla nükleer santrallar hayata geçirilmeye çalışılmakta, yaratılan sahte enerji krizleriyle kamuoyu yanıltılmaktadır.
Hiçbir toplumsal, ekonomik ve çevresel faydası bulunmayan, olası bir kaza, saldırı sonrası yaydığı radyasyonun etkileri yüzyıllarca devam edecek; pahalı, kirli, tehlikeli, atık sorunu çözülmemiş Akkuyu NGS için Rusya ile yapılan anlaşma fesh edilmeli, daha fazla kamu zararı doğurmadan santral inşaatı acilen durdurulmalıdır.
Ülkemizde nükleer santrallar yerine kalıcı yoksulluğa mahkûm edilen, yaşamsal ihtiyaçlarını daha karşılayamayan halkımızın beklentileri doğrultusunda politikalar üretilmeli, nükleer santral projeleri ülke gündemimizden çıkartılmalıdır.
Ülke gerçekliği ve halkın talepleriyle hiç ilgisi olmayan Akkuyu NGS inşaatı başta olmak üzere, Sinop ve İğneada’da kurulması planlanan nükleer santral projelerinden vazgeçilmeli, enerji alanında yeniden kamusal politikalar acilen devreye sokulmalıdır.
Nükleere İnat Yaşasın Hayat!

Diğer Yazılar