Yaşamımızı, havamızı, suyumuzu, toprağımızı, tüm canlıları, yüzyıllar boyunca radyasyon belasına mahkum etmiş olan Çernobil katliamının 29. yılında, egemenlerin doymak tükenmek bilmeyen para hırsı için yaşamlarımız üzerinde oyun oynanmasına izin vermeyeceğiz.
Bütün ölümlere ve bilimsel verilere rağmen, devlet tarafından üstü küstahça örtülerek yok sayılan Çernobil’in ve sonrasında Fukuşima’nın etkileri halen sürerken ve yeni nükleer sızıntı/kaza haberleri gelirken, bugün hala aynı vurdumduymaz ve pişkin zihniyet devam etmektedir.
Nükleer santrali evdeki tüpgaza indirgeyen, “Bekarlık nükleerden daha risklidir” diyerek Sinop’a, Mersin’e ve Trakya’ya nükleer santral yapmak, Karadeniz’i ve Akdeniz’i nükleer atık çöplüğüne çevirmek isteyen iktidar; sözde enerji ve kalkınma yalanlarıyla doğayı ve yaşamı hiçe sayan projeler üretmeye devam ediyor.
Radyasyona bağlı hastalıklardan kaybettiğimiz binlerce yakınımızı ve sakat doğumları, sigara kullanımına ve strese bağlayan raporlar hazırlayıp insanlarla adeta dalga geçiyor.
Akkuyu Nükleer Santrali için sahte imzayla ÇED raporu hazırlanması gibi pek çok usulsuzluk normalize ediliyor. Yoğun reklam ve PR çalışmalarıyla nükleer santrale karşı tepkiler azaltılmaya çalışılıyor. Bugün de yangından mal kaçırırcasına, yargı süreci devam eden Akkuyu Nükleer Santrali’nin temelleri atılıyor. Buradan uyarıyoruz, vazgeçin! Devamını getiremeyeceğiniz bir projeye hiç başlamayın. Çünkü bu projeyi yaptırmayacağız!
Çernobil’in 29.yılında bu defa daha gür bir sesle; sokaklarda, alanlarda ve meydanlardayız.
Yağma, talan ve katliam projelerine karşı doğayı ve yaşamı savunmak için herkesi, nükleere karşı birlikte haykırmaya çağırıyoruz.