Doğal Direniş Mecliste / 22.10.2014

İktidarın ve şirketlerin Karadeniz’de enerji ve kalkınma projesi adı altında dayattığı rant ve talan projelerine karşı;  hukukun içinin boşatılmasına, her türlü karalama politikasına, tehditlere ve baskılara rağmen meşruluğunu doğadan alan insanlar, yaşamı savunmaya ve doğal olarak direnmeye devam ediyor.

Ereğli’den Arhavi’ye, Amasra’dan Rize’ye, Sinop’tan Ordu ve Fatsa’ya kadar yapılmak istenen projelerin isimleri değişse de; hepsinin doğayı, kültürü, tarihi ve yaşamı yok edecek uygulamalar olduğunu biliyoruz.

Ereğli ve Amasra’da kömür solumak istemeyip Hattat/Hema holding’in termik santraline direnenlerin, Sinop ikinci bir Çernobil olmasın diye nükleer santral istemeyenlerin, Rize’de HES’lere karşı ineğini satıp dava açan Kazım amcanın, HES’lere karşı olduğu için işinden edilen Yusuf ağabeyin, Fatsa’da siyanürlü altın madenciliğine karşı toprağını savunanların, Ordu’nun dereleri türkülerde olduğu gibi özgürce aksın diyenlerin, Arhavi’de doğanın talanına karşı direniş evi kuranların sesini bir kez daha yükseltmek ve Karadeniz’deki her türlü yağmaya karşı tepkimizi dile getirmek için Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeyiz.

Doğa ve yaşam düşmanlarına karşı köylerimizde, vadilerimizde, dere başlarında ve yaşam alanlarımızda gösterdiğimiz direnişi ve deneyimlerimizi paylaşmak, yerellerde verilen mücadelenin sesinin çoğalması için aktarımlarda bulunduk.

Yaptığımız görüşmelerde çoğunlukla şu soruyla karşılaştık: “Talebiniz nedir?” Aslında sahibi değil bir parçası olduğumuz doğanın var olması için mücadele edenler olarak, atalarımızdan bizlere; bizlerden de gelecek nesillere miras kalacak bu yaşamın devam etmesi bir talep değil, en doğal yaşam hakkımızdır.

“Dışa bağımlılık” yalanıyla başlayan,“kalkınma” ve “yatırım” diye devam eden masallara artık karnımız tok. Biliyoruz ki;  şirketlerin taşeronluğunu yapan iktidarın “enerji ihtiyacı”, “kalkınma” ve “hizmet” adıyla yaptıkları, doğayı metalaştırma ve ranta açma sürecini hızlandırmak ve şirketlerin yaşam alanlarını sömürerek daha fazla kar etmesini örtmek için uydurulan yalanlardan başka bir şey değildir.

Kimin için ve nasıl üretim sorusuna cevap üretilmeden enerji sorununa çözüm geliştirme çabası iktidarın yarattığı bir algı olarak dayatılmaya devam ediliyor. Belirsiz bir piyasa ve daha fazla kar için üretim biçimi olan sistem devam ettikçe sunulan bütün yöntemler, gerçek çözümler değil aksine doğaya daha fazla zarar verecek, doğayla barışık olmayan yöntemlerdir.

Doğayı bir meta olarak gören zihniyete karşı Ereğli’den Arhavi’ye, Amasra’dan Rize’ye, Yusufeli’den,Sinop’tan Ordu ve Fatsa’ya kadar; Metin Lokumcu’nun yolunda, Gezi’nin ruhuyla, Soma’nın öfkesiyle mücadeleye devam edeceğiz!

Yaşam Bizim, İsyan Hepimizin!

 

Meclis Görüşmelerine Katılan Platformlar

Karadeniz İsyandadır Platformu

Ereğli Çevre Platformu

Bartın Platformu

Sinop Nükleer Karşıtı Platform

Fatsa-Ünye Doğa Koruma Platformu

Ordu Doğa ve Yaşam Alanlarını Koruma Platformu

Rize Andon Vadisi

Arhavi Doğa Koruma Platformu
Loç Vadisi Koruma Platformu

Yusufeli Doğa ve Kültür Derneği

Diğer Yazılar