Çamlıhemsinhaber.com.tr sitesinde yayınlanan yeşil yol karşıtlarını hedef alarak karalamaya çalışan, projeye karşı olan yerel halk ve diğer bölgelerdeki tüm doğa savunucularına yönelik yalan ve kışkırtıcı iftiralara karşı Fırtına İnisiyatifi bir basın açıklaması yaptı.
Basın açıklamasının tam metni:
25.08.2017 günü, ‘camlihemsinhaber.com.tr’de; “Çamlıhemşin’de Deşifre Olunca Maçka’da Saldırdılar” başlığıyla, haber görünümlü bir yazı yayınlanmıştır. Jandarma İstihbarat yetkilileri ve raporuna dayandırıldığı iddia edilen yazıda özetle: “PKK’nın yeşil yol karşıtlığını kullanarak, bölgede bir planı devreye sokmak istediği; yeşil yol karşıtlarını destekliyor gibi gözüküp bazı yaylarda kamp yaptığı; planda ilçede ismi öne çıkan vatandaşlar kullanılarak, cumhurbaşkanı ve devlet büyüklerine karşı demeçler verdirilerek Rize’nin imajına zarar verileceği” yönünde ifadeler kullanılmıştır. Haber, izleyen günlerde; Türkiye, Milliyet vb. gazetelerin, başkaca haber sitelerinin web sayfalarında yayınlanmıştır.
Haberin yayınlanış biçimi ve dili; yeşil yolu istemeyip, bu amaçla anayasal/demokratik/barışçıl haklarını kullanan, doğal hayata saygı gösterilmesini talep edenlerin, ‘hain planın’ parçası ve PKK’lı olduğu yönünde çok yanlış ve tehlikeli bir izlenim yaratmaktadır. Doğa ve yaşam savunucuları ile PKK arasında böylesi bir bağ kurmak suretiyle, belli bir maksatla kaleme alındığı anlaşılan, sonuçları da ciddi olabilecek tehlikeli bir algı yaratılmaya çalışılmıştır.
Haberden etkilenen insanların; doğayı savunan, yeşil yol projesinin iptali için anayasal/meşru haklarını kullanan kişilerle, PKK’yı özdeşleştirmesi olasıdır. Yeşil yol projesinin doğaya vereceği zarar Danıştay kararları ile de sabitken; projeyi istemeyenlerin bu şekilde ağır bir töhmet altına sokulması kabul edilemez. Böylesi bir durumda; özellikle Çamlıhemşin gibi küçük bir yerde, birlikte yaşayan yeşil yol savunucuları ile karşıtları arasında tehlikeli bir gerginliğe, kutuplaşmaya neden olabilir.
Doğa ve Yaşam savunucuları yöresini, coğrafyasını, ülkesini, gezegeni yıkımdan kurtarma çabası dışında başka bir amacı olmayan insanlardır: Doğa koruma mücadelesinde her türlü siyasi ve ekonomik rantı reddederler. Doğal denge içinde huzur, esenlik ve yaşamın devamı için doğada ve insanlar arasında barış arzu ederler. Durum böyle iken yaşam savunucuları ile PKK arasında bir bağ ya da işbirliği yahut da “kullanılma” gibi iddialar, kötüniyetten öte bir anlam taşımaz. Maksatlı bu yayınlardan masum yurttaşların etkilenebileceği; yeşil yol projesinin iptali için anayasal, meşru haklarını kullanan yaşam savunucularının ağır bir suçlama altında kalabileceklerini değerlendirerek bu yazıya cevap verme gereği duyduk.
Yeşil yolu istemeyen bir grup Çamlıhemşinli aktivist olarak bizler; projenin meralara, ormanlık alanlara, yaylacılık faaliyetlerine zarar vereceğini ifade ettik. Yaylaların, kadimden beri kullanıcıları olan yöre insanın elinden azar azar alınacağını, hazırlanan planlarda da yaylaların mera alanının yayla çevresi ile sınırlandırıldığını, 2000 mt.de orman bulunmazken öteden beri mera alanlarının, orman olarak planlara işlendiğini resmi belgelerle gösterdik. Yaylacıların şimdiden işgalci sayıldıklarını, sözde mera alanlarını işgal ettiklerinden bahisle ceza mahkemelerinde yargılandıklarını bizzat yaşadık. Fırtına vadisinin hem milli park, hem de doğal sit alanı olduğunu, koruma amaçlı imar planlarının 17 yıldan bu yana yapılmadığını söyledik. Israrla bölgenin plansız bırakılması nedeni ile özellikle Ayderin kaçak yapılaşmasına yol açıldığı, önceleri bir yayla iken şimdi kaçak bir kente dönüştüğüne hepimiz şahidiz. Kontrolsüz ve plansız bir turizm anlayışı nedeni ile Ayder gibi, Uzungöl gibi ülkenin prestij alanlarının “rezil” edildiğini söyledik… Ve yeşil yol ile 2000 mt. ve üzerinde inşa edilecek yolla, sözde yayla turizmi gerekçesi ile diğer kadim, ender nitelikte ve güzelliklere sahip yaylaların da birer Ayder, Uzungöl’e döneceğini söyledik. Bu ve buraya sığdıramayacağımız onlarca nedenden dolayı, Yeşil Yol’a karşı çıktık. Tam da bu tartışmalar sürerken Danıştay tarafından da “yaylaların entegrasyonu” başlığı altında yeşil yolun hukuksuz olduğuna dair bir karar verildi.
Cumhurbaşkanı geçenlerde “Tamahkarlığa kapılarak, anlık kazançlar uğruna güzelliklerin tahribine asla müsaade etmemeliyiz. Şu anki Ayder Yaylası bizim temsilimiz olamaz. Allah’ın bize verdiği Ayder bambaşka ama biz Ayder’i kirlettik, rezil ettik.” demiştir. Doğrudur. Biz de aynı beyanı tekrar ediyor ve devamını ekliyoruz: Eğer Yeşil Yol yapılır da, 2.000.mt.’den 1200 km’lik bir otoyol çalışmaya başlarsa tüm Karadeniz, ama özellikle Fırtına Vadisi ve Yaylaları; Ayder’ den katbekat rezil olur! Yazık olur! İsraf olur!
Daha önceleri de; Karadeniz Bölgesi’nde kıyıların sahil yoluna kurban edildiğini söyledik. Yakınlarda, bir bakan da “bu yolun allah belasını versin” dedi. Sahil yolu, deniz üzerinden inşa edildiğinden gereken kaya dolgunun temini için, vadi girişlerinin tonlarca dinamit ile havaya uçurulduğunu, topografyanın değiştirildiğini de söyledik. Peş peşe planlanan HES’ler ile vadilerin tahrip olduğunu; derelerin nerede ise susuz bırakıldığını, habitatın değiştiğini, ekosisteme onarılmaz zararlar verildiğini, Karadeniz’e özgü henüz ranta dayalı bozulmalara maruz kalmamış geride kalan yaylaların da yeşil yol ile yayla vasfı dışında bir başka şeye dönüşeceğini de ifade ettik. Ve dediklerimizin her biri, hayat tarafından maalesef doğrulandı.
Biz doğa ve yaşam savunucuları, ekolojist ve doğaseverler coğrafyamız, ülkemiz için hep iyi şeyler istedik. Bu çabamız dünde böyle idi, bugün de böyle, yarın da böyle olacak. Böylece bugüne kadar elimizden geldiğince mücadele ettik, davalar açtık, kamuoyuna sesimizi duyurmak için basın açıklamaları yaptık, eylemler yaptık, yapmaya da devam edeceğiz. Küresel iklim değişimine neden olan faaliyetlerin durdurulması için; gezegenin akciğerleri olan ormanların korunabilmesi için; yaşamın devamını sağlayan su kaynaklarının kirlenmemesi için; gezegenin kıt kaynaklarının korunabilmesi ve böylece yaşamın devamını, biyolojik çeşitliliğin varlığını sağlayan hava, su, toprağı ülkemizde olduğu kadar dünyanın başka yerlerinde de korunmasını istedik, gezegen için ve yaşam için gereken ne ise onu istedik, onu amaçladık.
Biz, yaşam savunucuları ile PKK arasında hiçbir bağ yoktur. Olmayan bir bağı, zoraki kurmaya çalışan zihniyet; ekoloji mücadelesine çamur atmak suretiyle, vadinin talanını maddi/siyasi ranta çevirme peşindedir. Bu gayretkeşliğin, küçük bir ilçede felakete neden olabilecek tehlikeli gerginliklere yol açabileceği hususunda da yetkilileri uyarıyoruz. Zira; yaylasını, merasını, ormanını, deresini, coğrafyasını ekolojik yıkımdan korumak isteyen kişileri böylesi bir itham altında bırakan ve sözde habercilik yaptığını sananlar hem suç işlemektedirler hem de yeşil yol tartışmalarının kamuoyundaki bilinirliği üzerinden PKK örgütünün adını anarak masum yurttaşların hassasiyetlerini istismar etmektedir. Yaşam savunucularına karşı “kin ve düşmanlık” üreterek kendi siyasi ve ekonomik rant arzuları maskeleme gayreti peşindedirler.
An itibariyle, Fırtına Vadisi boyunca, dere kenarında yaya olarak yürümek mümkün olmaktan çıkmıştır. Özel araçların, tur minibüslerinin, kamyon ve beton mikserlerinin trafik yoğunluğu artık yürümeye imkân vermiyor. Keza; Pokut, Sal gibi henüz doğal görünümü, yapısı bozulmamış yaylalara 3-5 yıl öncesinde haftada bir araç girişi olurken artık günlük araç iniş-çıkışı yüzlerle ifade edilir hale gelmiştir.
Doğal yaşamı, doğayı hiçe sayan ve tamamen ‘anlık kazançlar’ üzerinden hareket edip, doğa sömürüsü ve rantına dayalı böylesi “rezil” bir turizm anlayışına karşı çıkmak yurtseverliğin bir gereğidir. Yeşil yol karşıtları, yaşam savunucuları doğal yaşam alanlarını korumak için mücadele etmişlerdir. Yaşam savunucularını “vatan haini, PKK’lı” gibi gösterip sözde habercilik kisvesi altında doğa mücadelesine saldırma ve iç içe yaşayan bölge insanlarının birlikteliğine yapılan bu çapsız ve şuursuz saldırıyı kınıyor, ret ediyor, doğa koruma mücadelemize dün olduğu gibi bugün de yarında devam edeceğimizi kamuoyuna saygı ile duyuruyoruz.