Yaşam alanı savunucularından ‘Hayır de bahar gelsin’ eylemi

Yaşam alanı savunucuları Karaköy’den Eminönü’ye ‘Hayır’ için yürüdü, Galata Köprüsü’nden pankart sallandırdı.

Doğal ve kentsel alanlarda yağmaya ve talana karşı mücadele eden yaşam savunucuları Karaköy iskelesinden Eminönü’ne ‘Hayır’ yürüyüşü gerçekleştirdi. AKP iktidarının mega projelerle doğal ve kentsel yaşamı yok ettiğini belirten yaşam alanı savunucuları, başkanlık sistemine karşı hayır oyu verme çağrısında bulundu

Karaköy iskelesinde toplanan yaşam savunucuları ellerinde “Nükleere hayır”, “Ayrıştırmaya hayır”, “Mega projelere hayır”, “Parkların yok olmasına hayır”, “HES’lere hayır”, “İş cinayetlerine hayır” ve ‘HAYIR’ yazan dövizleri taşıdı. Karaköy iskelesinden yürüyüşe başlayan yaşam savunucuları, Karaköy’de bulunan Galata köprüsüne “Hayır de bahar gelsin” pankartı astı. Galata köprüsünden ıslıklarla, alkışlarla ses çıkaran yaşam savunucuları “Yaşam için hayır” sloganını attı. Yaşam savunucuları “Kent ve doğa #Hayır diyor” bildirileri dağıttı. Çevreden yaşam savunucularına alkışlarla destek geldi.

Eminönü iskelesine gelen yaşam savunucuları burada bir açıklama yaptı. Selen Bilgör, “Biz yaşamı savunanlar, 16 Nisan’da referandumda ‘hayır’ diyoruz. Çünkü biliyoruz ki, ülkeyi tek bir kişinin yönetmesini öngören rejim değişikliği; kentler, doğa ve yaşamlarımız için çok daha vahim sonuçlar doğuracak.  Bugün “kalkınma” diye pazarlanan ve tüm ülkede doğal alanları tahrip eden mega projeler, Hazine garantisi yoluyla hepimizin cüzdanlarından finanse edildi. Bu projelerden sadece 3. köprü ve Avrasya Tüneli için her gün cebimizden 1 milyon 715 bin TL çıkıyor” dedi.

“Sağlığımızı ve geleceğimizi düşünmeden ülkenin dört bir yanında inşa edilen HES’ler, termik santraller, yıkıcı madencilik faaliyetleri derelerimizi kuruttu, ormanları, havamızı ve suyumuzu kirletti, tarım arazilerimizi ve zeytinliklerimizi yok etti” diyen Bilgör, “Deprem riski kentsel dönüşüm vurgununa alet edildi. Mezarlıklar bile riskli alan ilan edildi ve acele kamulaştırma marifetiyle yaşadığımız mahallelerden, sokaklardan, evlerden edildik. Depremde sığınacağımız afet toplanma alanlarımız ise AVM oldu.  80. Madde ile şirketlere eşi benzeri görülmemiş teşvikler ve muafiyetler tanındı. Yetmedi. Mega projelere kaynak aktarılması amacıyla dev kamu kuruluşları Varlık Fonu’na devredildi” diye konuştu.

Ülkeyi tek bir kişinin yönetmesini hedefleyen Anayasa değişikliğinin kabulünün bugün ”hukuksuz” diye tanımlanan her şeyi olağan ve ”yasal” kılacağını söyleyen Bilgör, “Mahalleler, köyler, tarım arazileri, ormanlar ve sahiller üzerine tek kişi emriyle proje yapılabilecek. Telafisi mümkün olmayan doğa ve kent tahribatı karşısında hakkımızı korumak için başvurduğumuz hakimleri, projelere onay veren o tek kişi atamış olacak. Yani, hukuk sisteminin bağımsızlığı tarih olacak. Tek kişinin düzenleyeceği kararnameler, ÇED (çevresel etki değerlendirme), yürütmeyi durdurma vb. uygulamaları ortadan kaldırabilecek. Bakanlar partili Cumhurbaşkanı’na bağlı olacak. Meclisin denetim gücü uygulamada kaybolacak. Meclisin en önemli denetim araçları olan gensoru ve güvenoyu gibi araçlar ortadan kalkacak. Tüm bu değişiklikler, haklarımızı arama adresimiz olan hukuk sisteminin yerine tek kişinin egemenliğini ve keyfi kararlarını koyuyor. Sesimizi duyuran milletvekillerinin yetkisini ve gücünü elinden alıyor, en temel demokratik hak olan itiraz kavramını işlevsizleştiriyor” dedi.  Bilgör, Hukukun olmadığı yerde demokrasinin olmayacağını  bunun için ve yaşam için hayır dediklerini söyledi. Son olarak eylem Üniversiteli Hayır Bandosunun söylediği şarkılarla  son buldu. (İstanbul/EVRENSEL)

Diğer Yazılar