İkizdere’de yapımı planlanan 3 farklı taş ocağına karşı yöre halkının açtığı davada mahkeme bilirkişi heyetinin, projelerin uygun olmadığını raporlamasının ardından; Rize ve Artvin’deki keşiflerin raporları da doğayı savunanların haklılığını gösterdi
Rize’nin Hemşin ve Pazar ilçeleri için planlanan taş ocağı projeleri ile Artvin’in Yusufeli ilçesindeki Kılıçkaya HES projesine karşı açılan davalarda mahkemenin atadığı bilirkişi heyetlerinin raporları, yöre sakinlerinin lehine açıklandı.
“Taş ocağı olursa bal olmaz”
Rize’nin Hemşin ve Çayeli ilçeleri sınırında bulunan Levent Köyü’nde Naiboğlu İnşaat tarafından yapılmak istenen taş ocağına karşı açılan davada mahkeme bilirkişi heyeti, bölgenin bal ormanı olması sebebiyle taş ocağı yapımına uygun olmadığını ifade etti.
Bilirkişi heyeti, raporunda, taş ocağı çalışmasında oluşacak tozun, bitkilerin yapraklarında bir tabaka oluşturabileceğini ve bal üretimini olumsuz etkileyeceğini belirtti ve şu ifadelere yer verdi:
Bitkilerin üzerinde oluşacak tabakanın gaz alışverişinin engellenmesine neden olmaktadır.
Bu durum belli bir süre sonra bitkinin yapraklarının pörsümesine, kurumasına ve solmasına neden olmaktadır. Bu da verimin düşmesine sebep olur.
“Taş ocağı projesi zaman içerisinde çiçek popülasyonunda azalmaya neden olacak” diyen raporun devamında “Çalışmalar sırasında oluşacak gürültü ve sesler, arılarda strese sebep olacağından, projenin Levent Köyü’nde tarım ve arıcılığı olumsuz yönde etkilemesi mümkün” vurgusu yapıldı.
Taş ocağının yapılacağı alan ve çevresinde yer alan köy halkının geçim kaynağı olan çay yetiştiriciliğinin de projeden olumsuz etkileneceği heyet raporunda yer aldı.
“Doğal yaşlı ormanlar yaban hayatına barınak sağlayan eşsiz ekosistemlerdir”
Mahkeme Bilirkişi Heyeti, raporunda taş ocağı proje alanının çevresindeki alanların “Doğal Yaşlı Orman” olduğunu söyledi ve devam etti:
Doğal yaşlı ormanlar, insan müdahalesi ile değişime uğratılmamış, zengin biyolojik çeşitliliğe sahip olan ve yaban hayatına barınak sağlayan eşsiz ekosistemler olarak tanımlanmaktadır.
Bu yönü ile de proje alanın korunması öncelikli olarak değerlendirilmelidir.
“Kılıçkaya HES teknik olarak uygun değil”
Artvin Yusufeli ilçesi Kılıçkaya köyü Ersiz deresi üzerinde Atahes Enerji tarafından yapılmak istenilen Aydın Regülatörü ve HES projesine yönelik açılan davada da mahkeme bilirkişi heyeti “Çevresel Etki Değerlendirme Olumlu” kararının teknik olarak uygun olmadığına dair görüş bildirdi.
“35 endemik tür, ÇED raporunda üçe düşürülmüş”
HES projesinin planlandığı Kılıçkaya köyü ve çevresinde 2015 yılında gerçekleştirilen bir floristik çalışmada 511 bitki türünün alanda yayıl gösterdiği rapor edilmiş ancak ÇED raporunda alanda varlığı belirtilen 145 türü olduğu belirtilmişti.
Yine aynı çalışmada söz konusu alana 35 endemik ve 65 nadir türün yayılış gösterdiği belirtilirken; ÇED raporunda ise alanda sadece 3 endemik türün olduğundan söz edilmişti.
Bu iki durumla birlikte, diğer endemikler için ise herhangi bir açıklama yapılmadığını belirten mahkeme bilirkişi heyeti hazırladığı raporda, “Veriler dikkate alındığından ÇED raporunun floristik açıdan yetersiz olduğu ortaya çıkmaktadır” dedi.
“Can suyu yetersiz kalır”
Mahkeme bilirkişi heyeti, projenin gerçekleşmesi durumunda, HES’in bırakacağı can suyu miktarının minimum yaşama koşullarını oluştursa da bu miktarın Ersis Deresi’ndeki daha geniş yataklara ulaşamayacağını söyledi:
Sucul ortamın değiştirilmesi ile sürü halinde hareket eden türlerin yumurtlama-beslenme-olgunluk hareketlerinin olumsuz yönde etkilenecek.
Mahkeme bilirkişi heyeti raporun sonuç bölümünde ise şu görüşlere yer verildi:
Proje sahasının niteliği dikkate alındığında, yürütülecek çalışmaların tarım arazileri, su kaynakları, sucul hayat, yerleşim yerleri, çevredeki bitki örtüsü ve doğal yaşam dikkate alınarak Çevre Kanunu ve Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği kapsamında çevre üzerindeki olumsuz etkilerinin alınacak önlemler sonucu ilgili mevzuat ve bilimsel esaslara göre kabul edilebilir düzeyde olmadığı tespit edilmiştir
“Ekolojik denge yok olur”
Rize Pazar ilçesi Bucak köyü mevkiinde Astaş İnşaat tarafından yapılmak istenilen taş ocağı projesinde, “ÇED Gerekli Değildir” kararına karşı açılan davada da mahkeme bilirkişi heyeti köylülerin lehine görüş bildiren bir rapor açıkladı.
Heyet raporunda taş ocağıyla alakalı çevresel etki değerlendirmenin yapılmadığını ve bu halde işletilmesi durumunda fiziksel ve biyolojik çevresel değerlerin ve ekolojik dengenin tahribine, bozulmasına ve yok olmasına neden olacağını belirtti.
Taş ocağı projesinin planlandığı arazi üzerinde mevcut olan bitki örtüsünün kaldırılması durumunda erozyon riskinin de artacağını belirten heyet; faaliyetin gerçekleşmesi durumunda orman-halk ilişkisinin olumsuz anlamda etkileneceği görüşüne yer verdi.
Mahkeme bilirkişi heyeti raporun son bölümünde ise: erozyonla mücadele açısından (idari, kültürel ve mekanik) tedbirlerle ilgili genel literatür bilgileri dahil Proje Tanıtım Dosyası’nda teorik ve alansal çalışmaya dayalı bir bilgilendirmenin, irdelemenin, değerlendirmenin bulunmayışını ciddi bir eksiklik olarak değerlendirdi.
“Doğayla barışılmalı”
Cumhuriyet Halk Partisi Doğa Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ali Öztunç, mahkeme bilirkişi heyetlerinin hazırladıkları raporları Independent Türkçe’ye şu şekilde değerlendi:
Karadeniz Bölgesi’nin, yaylalarının, ormanlarının, derelerinin nasıl bir tehditle karşı karşıya olduğu ortaya çıkmıştır.
AKP İktidarı plansızca ormanlarımızı, yeşil alanlarımızı yok etmekte, derelerimizi kurutmaktadır.
İklim kriziyle karşı karşıya olduğumuz bu dönemde, önemli karbon yutak alanlarımızda bu kadar kolay vazgeçilmesi akıl alır gibi değil.
Görüldüğü gibi mahkemenin atadığı heyetler de nihayetinde köyünü, deresini, ormanını savunan halkla aynı şeyleri dile getirmiştir. Artık bu projelerden vazgeçilmeli doğayla barışılmalıdır.
indyturk / Eren Dağıstanlı
28 Ekim 2021