Çağlayan halkı yaptığı açıklama ile Çağlayan deresinden denetimsiz olarak su alan balık çiftliklerinin kirletilmiş suları yeniden dereye bırakmasına tepki gösterdi.
Çağlayan Deresi‘nden denetimsiz olarak su alan balık çiftliklerinin kirletilmiş suları yeniden dereye bırakmasına tepki gösteren Çağlayan halkı “Ninelerimizin dedelerimizin doğayla bütünleşik yaşam alanları kurduğu, hayvanı ve toprağıyla barış içinde hayat sürdüğü, yaşam alanları yok ediliyor” dedi.
ÇAĞLAYAN VADİSİ DOĞA VE İNSANLIK MİRASIDIR, DOKUNMAYIN
Çağlayan Vadisinin çocukların ve gelecek nesiller için bir emanet olduğu vurgulanan açıklamada, “Binlerce yıldır doğayla uyum içinde yaşanmış bu topraklar bize yalnız atalarımızın bıraktığı bir miras değil, aynı zamanda bizim çocuklarımızdan torunlarımızdan ve gelecek nesillerden ödünç aldığımız bir emanettir. Ninelerimizin dedelerimizin doğayla bütünleşik yaşam alanları kurduğu, hayvanı ve toprağıyla barış içinde hayat sürdüğü bu yaşam alanı, son yıllarda tüm Türkiye gibi türlü ekolojik saldırı teşebbüslerine maruz kaldı” denildi.
Yapılan açıklamada Çağlayan deresinden denetimsiz olarak su alan balık çiftliklerinin kirletilmiş suları yeniden dereye bırakmasına tepki gösterilirken, ayrıca kendilerine destek için “Çağlayan Deresi Çağlasın” sloganıyla change.org üzerinden bir imza kampanyası da başlatıldı.
“Çağlayan deresi, kaynağını aldığı Kaçkar dağları eteklerinden, Karadeniz’e kavuştuğu sahil şeridine kadar eşsiz güzelliği, hayat verdiği sayısız çeşitte bitki ve hayvanı, bir can damarı gibi beslediği yaşamlarla sadece yörenin değil, tüm Türkiye’nin ender korunmuş vadilerinden Çağlayan vadisinin kalbidir” ifadeleriyle yapılan açıklamada, ayrıca şu vurgulamalar yer alıyor:
HESLER, MADEN OCAKLARI, ŞİMDİ DE ENDÜSTRİYEL BALIKÇILIK
Sularımızı çalmak isteyen HES’ler, topraklarımızı deşmeye can atan maden ocakları ve deremizi kirleten endüstriyel balıkçılık Çağlayan vadisini, doğamızı tahrip etmek için birbiri ardına fırsat kolladı.
Fındıklı halkının ortak mücadelesi ile yalnız ülkemize değil tüm dünyadaki çevre duyarlılığı ve sürdürülebilir yaşam alanları arayışlarına örnek olabilecek şekilde yeşil Fındıklımızın göz bebeği Çağlayan vadimizi bugüne kadar korumayı başardık.
Üstelik tüm zorluklarına rağmen başta çay olmak üzere küçük ölçekli aile tarım işletmeciliği ve ekolojik turizme dayalı aile pansiyonculuğu ile bölge insanı olarak bizler vadimizde hem mirasımız olan doğanın, derenin, ağaçların, havanın ve suyun koruyucusu olmaya devam etmekte, hem de uzun zamandır yerel ölçekte hepimizin kimseye muhtaç olmadan sürdürdüğü bir ekonomi yaratmaktayız.
YAŞAM KAYNAĞIMIZ DEREMİZ MAHVEDİLİYORLAR
‘Dere ıslahı’ adı altında yapılan fakat gerçekte derenin kendisi ile ayrılmaz bir bütünü olan insandan ve hayvandan kopartıp ‘beton duvarlar’ arasına suyu hapseden çalışmaların yanlışlığına dikkat çektiğimiz bugünlerde doğal SİT alanı olan vadimiz maalesef yeni ve büyük bir tehdit altında.
Çağlayan deresinden vahşi miktarlarda denetimsiz olarakalınan suyun balık çiftliklerine aktarılması ve oradan kirletilmiş olarak yeniden bırakılması yaşam kaynağımız deremizi mahvediyor. Üstelik özel arazilere hukuksuz girilmesi de cabası.
Başta endemik balık türü ‘deniz alası’ olmak üzere tüm sucul canlılar için derenin yatağında yeterli miktarda su bırakılmaması vadimize büyük zarar veriyor. Çiftliklerde kullanılan suyun dereye girilemeyecek kadar kirletilmiş şekilde bırakılmasına, vadinin içinde kamudan kiralanmış araziye yoğun beton duvarlar yapılmasına ve Beydere deresinin topyekun olarak bu tesislerde kullanılmasına karşıyız.
DAYANIŞMAYA ÇAĞRI
Bizler; Çağlayan vadisi sakinleri, yaşayanları, köylüleri, dışarıda olup gönlü ve aklı bu vadide olanlar ve Fındıklı’nın diğer yaşam kaynağı, kardeş vadimiz Arılı vadisi sakinleri ve yaşayanları olarak, vadilerimizi tüm doğal yapısı, kültürü, geleneği ve canlıları ile, bizlere büyüklerimizden nasıl emanet edildiyse, biz de çocuklarımıza, torunlarımıza da aktarabilmek için her türlü yasal haklarımızla hukuki mücadelemizi sürdüreceğimizi beyan ediyoruz.
Gerek endüstriyel balık çiftlikleri, gerek HES faaliyetleri ve madencilik adı altında planlanan çevre tahribatlarını engelleyerek doğa ile uyum içindeki vadimizi nasıl savunduysak, şimdi de aynı şekilde koruyacağımızı duyuruyor ve bugüne kadar suyuna ve toprağına sahip çıkan tüm Fındıklıları yeniden dayanışmaya çağırıyoruz.”
14.11.2020