‘Rapor eksikmiş’ ama projeye devam: Akkuyu NGS davaları reddedildi

Türkiye-Rusya ilişkilerinin en önemli belirleyicilerinden birine dönüşen Akkuyu Nükleer Güç Santralı’na ilişkin açılmış 13 ayrı iptal davasını değerlendiren Danıştay ret kararı verdi. Akkuyu NGS için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından verilen ‘Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Olumlu’ kararının iptali için açılan davaları görüşen Danıştay, Akkuyu NGS için hazırlanan ÇED Raporu’nun eksik olduğunu kabul etmesine karşın bu eksikliklerin Türkiye Atom Enerjisi Kurumu’na (TAEK) sunulacak bir başka rapora havale etti ve davaları reddetti.

Danıştay’a göre, ÇED Raporundaki eksiklikler bilahare hazırlanacak Ön Güvenlik Analizi Raporu’nda yer alacak. Bu karar Akkuyu Nükleer Güç Santralı’nın bir anlamda, Türkiye’deki çevre, kent ve enerji yatırımlarının çevreye ve toplum sağlığına etkilerini denetleyen Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği’nin dışına çıkarılması anlamına geliyor.

Eksiklik raporu ‘sakatlamazmış!’

Danıştay 14. Dairesi’nin, Akkuyu NGS için verilmiş ‘ÇED Olumlu’kararının iptali için yurttaşlar ve sivil toplum örgütleri tarafından açılmış 13 dava hakkındaki kararları taraflara tebliğ edildi. Davacıların iptal istemini reddeden Danıştay 14. Dairesi, Akkuyu NGS’ye ait ÇED Raporu’nun eksik olduğunu şu ifadelerle kabul etti: “ÇED raporunda yukarıda özetine yer verildiği üzere bazı eksiklikler tespit edilmiş ise de, bu eksikliklerin raporu sakatlamayacağı ve projenin uygulanmasına engel teşkil etmediği, söz konusu raporda, dava konusu projenin çevreye olabilecek olumsuz etkilerinin kapsamlı bir şekilde incelendiği, çevreye olabilecek olumsuz etkilerin giderilmesi için gerekli ve yeterli önlemlerin alındığı ve raporun alınması öngörülen önlemlerle birlikte ilgili mevzuata ve bilimsel esaslara göre kabul edilebilir düzeylerde olduğu, görüşüne yer verilmiştir.”

CHP’li Atıcı ‘siyasi irade baskısı’ endişesini belirtmişti

Danıştay 14. Dairesi’nde 22 Kasım 2017’de görülen duruşmalardan önceki gün Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, “Nükleer de birilerini rahatsız ediyor. Rahatsız olsanız da, olmasanız da biz nükleer enerjiyi de yapacağız” ifadelerini kullanmıştı. Duruşmada konuşan CHP Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı da, “Bu vebale ortak olmayın. Erdoğan’ın ‘Nükleeri yapacağız’ dediği gün Güney Urallar bölgesinde sınırın yüzlerce kat üzerinde radyasyon tespit edildi. Rusya daha önce bir radyoaktif sızıntıyı yurttaşlarından altı gün gizledi. Telafisi mümkün olmayan aksaklık ve eksiklikler varken lütfen siyasi iradeye boyun eğmeyin” sözleriyle siyasi baskıyı işaret etmişti. Oybirliğiyle anılan karardaki eksiklik itirafı da bir anlamda siyasi baskı endişesinin boşa olmadığını ortaya koydu.

Duruşmada uzmanların anlattığı eksiklikler önemsenmedi

TMMOB ve TTB’nin davetiyle, davanın Danıştay’daki duruşmasında uzmanlar dinlenmiş, nükleer atıkların bertarafı ve reaktörlerin sökümüne ilişkin planların ÇED Raporu’nda yer almaması, acil önlem ve müdahale planlarının olmayışı, santralın sağlık etkilerinin incelendiği bölümlerde tiroid hastalıkları, bağışıklık hastalıkları ve doğumsal bozuklukların ele alınmadığı aktarılmıştı.

Uzmanlar Türkiye’nin enerji tüketimi ve gelecek projeksiyonlarının ÇED Raporu’nda yüksek gösterildiğini, Türkiye’nin enerji ihtiyacı bulunmadığını mahkeme heyetine anlatmış, kaza riski bulunan denenmemiş bir reaktör tipi çalıştırılarak üretilecek enerji için fahiş fiyatla Türkiye’nin alım garantisi verdiğinin altı çizilmişti. Tüm bu eksikliklere karşı Akkuyu NGS A.Ş.’nin avukatı duruşmada, “Trafikte araçta giderken, uçakta uçarken de kaza riski vardır. Hepsi hepsi Fukuşima ve Çernobil’de kazalar oldu. En büyük ekonomilerin nükleer güç santralı var, bizim de olsun istiyoruz. Kaza riskini ciddiye alıyoruz ama absorbe edilebilir” demekle yetinmesi, yurttaşların ve örgüt temsilcilerinin tepkilerine yol açmıştı.

Akkuyu NGS artık ÇED dışında

ÇED Raporu’nda eksiklikler bulunduğunu kabul eden Danıştay 14. Dairesi, el yakan dosyadaki eksiklikleriyse Türkiye Atom Enerjisi Kurumu’na (TAEK) ‘havale’ etti. Danıştay 14. Dairesi, bu türden eksik hususların TAEK’E sunulacak Ön Güvenlik Analizi Raporunda (ÖGAR) giderilmesinin uygun olacağı, ayrıca, bölgenin acil durum planlama alanlarına ilişkin nihai spesifik veriler tamamlandıktan sonra, inşaat lisansı başvurusu aşamasında ÖGAR ile birlikte onay için TAEK’e gönderilecek olmasının uygun olacağı değerlendirmesini yaptı. Kararda, “Proje uygulaması sırasında alınacak tedbirlerin santralin güvenli işletimi için uluslarası nükleer güvenlik, nükleer güvence denetimi ve nükleer emniyet usul ve uygulamalarındaki kriterlere uygun olduğunu” belirten bilirkişi raporu esas alındı ve eksikliklerin ÖGAR’da giderileceği vurgulandı.

Endişelere tek tek yanıt yok: ‘Yeterli derecede ele alınmış’

ÇED Raporunda nükleer santralların risk potansiyellerine ilişkin yeterli bilimsel değerlendirme yapılmadığı, santralın işletme sürecindeki kaza risklerinin zararların değerlendirilmediği, sağlık etkilerine yer verilmediği, acil eylem planları noksanlığı ve sağlık koruma bandı yetersizliği gibi iddalar hakkında, bilirkişi raporunda yeterli açıklama yapıldığını belirtmekle yetinen Danıştay kararında şu ifadeleri kullandı: “Nükleer Santrallerin Uluslararası denetim usul ve esasları hakkında genel uygulama çerçevesinde projenin uluslararası kriterlere uygunluğu hususlarının ÇED raporunda yeterli derecede ele alındığı ve raporun bu bakımlardan yeterli olduğu…”

ÇED süreci usulsüzlükleri ciddiye alınmadı

Akkuyu NGS projesinin kendisine ilişkin bu ayrıntıların yanı sıra yürütlen ÇED sürecindeki pek çok eksiklik de duruşmada değerlendirilmişti. Davacı yurttaş ve kurumların avukatları nihai ÇED raporlarına imza atan nükleer enerji uzmanlarının imzalarının sahte olduğuna dair TMMOB’nin aldığı bağımsız rapora karşın bu iddianın Ankara Cumhuriyet Savcılığı’nca kriminologlara inceletilmediği, ÇED sürecinin tamamlanması için şart olan Halkın Katılımı Toplantısı’nın yapılamadığı halde yapılmış gibi gösterildiği, usulsüz biçimde proje hakkında iki defa özel format belirlendiği ifade etmişti.

ÇED sürecinin yürütülmesinden sorumlu Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na bağlı avukatlarsa, “Halkın Katılımı Toplantısı’nda projeye karşı çıkıldı ve uzmanları dinlemek istemediler ama toplantı yapıldı. Zaten dava kapsamındaki keşifler de bilgilendirme toplantısına döndü, davacılar da ikna oldu”sözleriyle sürecin usulsüzlüğünü bir anlamda kabul etmişti. Danıştay 14. Dairesi kararında, davacıların iddialarının dayanaktan yoksun olduğu görüşüne yer verildi.

Doğu Eroğlu / Diken
8.03.2018

Diğer Yazılar