Mehveş Evin
15 Ağustos 2017 – artigercek.com
Cengiz’in veya herhangi bir maden şirketinin altın madeninin üzerinde oturup ‘Aman çevreye zarar vermeyeyim, bakırımı çıkarıp gideyim’ diyebileceğine inanan varsa, buyursun.
Bugünlerde devlet yetkilileri ve Cengiz İnşaat’ın halkla ilişkiler faaliyetleri sonucu propaganda medyasında ‘Cerrattepe madeni ülkemize büyük faydalar sağlayacak, çevreye acayip duyarlıyız, Artvin halkı müsterih olsun, aman da en yeni teknoloji kullanıyoruz’ şeklinde açıklama ve haberler görürseniz sakın şaşmayın.
Nedeni, bir grup bağımsız, işini yapan gazetecinin hafta sonu Artvin’e gidip, vadiyi gezmesi, halkla ve sivil toplumla konuşarak, bilimsel verilere, hukuki sürece vakıf olarak haber yapıyor olması.
Malum, Cerrattepe 245 gün boyunca, yaz kış demeden halkın nöbetleşerek büyük direnişine sahne oldu. Türkiye’deki en büyük çevre mücadelelerinden biri olarak tarihteki yerini aldı. Sonunda jandarma ve çevik kuvvet gaz bombaları, coplarla müdahale etti. Ha, madenin girişinde halen jandarma nöbet tutuyor, bir şirketin emrine amade!
Cengiz İnşaat, devletin sonsuz ve hukuka aykırı koruması altında alana girdi ve sondaja başladı. Bu süreçte kimsecikler alana sokulmadı. Artvin halkı, 25 yıldır mücadele ettiği, zararlarını bildiği ve kesinlikle istemediği madene karşı hukuk yollarının da kapatılmasıyla kaderine terk edildi.
Hukuk yollarının kapatılması diyorum, zira yıllar içinde defalarca mahkemeye gidildi, kazanıldı, yürütmeyi durdurma kararları alındı, bilirkişi ve ÇED raporlarıyla madenin Artvin’e vereceği korkunç zarar tescillendi.
Ancak ‘kararı beğenilmeyen’ heyetlerin değiştirilmesi ve satın alınan ‘bilim insan’larıyla iç hukuk yolları tıkandı. (Pelin Cengiz’in hukuki süreci ve çevresel zararları yazdığı yazısı)
GÖZÜNE BAKA BAKA PALAVRA SIKIYORLAR
Artvin, kendisini sarmalayan dağların ve derelerin kucağında, kartpostal güzelliğinde bir kent. Ama kesinlikle yüzeysel bir güzellik değil bu; Avrupa’daki 100 sıcak orman noktası arasında, yani korunması gereken ormanlara sahip. Ağaç dikerek, endemik bitkileri ‘taşıyarak’ korunacağı iddia edilse de bu koca bir yalan.
Maden taşımak için açılan 11 teleferik yolu ve iki ‘galeri’ şimdiden binlerce ağacın ve bitkinin yok olmasına neden oldu. Hala ‘3 bin 500 ağaçcık keseceğiz’ diyorlar, oysa kesimin etkisi çook daha büyük ve bu rakam yalan. Sondaj nedeniyle çıkarılan atıklar gelişigüzel aşağıya sallanıyor, dereler şimdiden kirletiliyor. Daha maden çıkarılmadı, dikkatinizi çekerim!
Madencilik için Avrupa’dan filan örnekler veriliyor, o da yalan. Bugün Avrupa, yaptığı hataların tanzimi olmadığını biliyor. Kalan doğal ormanlarını korumak için son derecede sıkı kurallar ve önlemler alıyor. Yaptıkları, bizimki gibi geri kalmış ülkeleri delik deşik etmek. Bu nedenle
Yani kalkıp Artvin’e 5-6 km uzaklıkta, şehri birebir büyük tehlikelere maruz bırakacak maden ocağı açmak, tam anlamıyla bir delilik!
Üstelik Artvin’i çevreleyen dağlarda 325 maden ruhsatı dağıtıldığı için, tüm Doğu Karadeniz’i sonsuza kadar mezara sokacak, toptan göçe zorlayacak bir süreç başlayacak.
Şirkette çalışan mühendislerin sorularımıza tatmin edici bir cevap veremediğini, çelişkilerle dolu açıklamalar yapmaya çalıştığını belirteyim. Misal;
Soru: Endemik bitkileri taşıyacakmışsınız, nasıl olacak bu?
Cevap: Örnekleri Hacettepe’ye gönderdik, inceliyorlar…
Soru: Aşağıdaki köylerde derenin deterjanlı su gibi aktığını gördük… Neden?
Cevap: Yok öyle bir şey. Varsa şikayet edin.
Yani adamlar sizin kendi gözlerinizle gördüğünüzü bile reddediyor. Maaşlı çalışanlar neticede, asıl sorumlular ortada yok. Ancak kendi propaganda mecralarında, medyaya hazırladıkları broşürleri bastırarak konuşabilir onlar.
ARTVİN İÇİN BESMELE
Cerrattepe’de elimize verilen dosyalarda, ‘çevreye duyarlılığın’ altını çizmek için kırların içinde elinde çiçek tutan sarışın kız çocuğu imajı kullanılmış. Bol bol süslü propaganda mevcut, bilimsel, somut bilgi yok denecek kadar az.
Israrla Cerrattepe’de sadece bakır çıkarılacağı, bunun için açık madencilik yapılacağı, yani çevreye zarar verilmeyeceği söyleniyor.
Bu da külliyen yalan. Cengiz’in veya herhangi bir maden şirketinin altın madeninin üzerinde oturup ‘Aman çevreye zarar vermeyeyim, bakırımı çıkarıp gideyim’ diyebileceğine inanan varsa, buyursun.
Cerrattepe’de 7 milyon ton bakır cevheri çıkarılacakmış… Bakırı çıkarırken yeraltı suları çıkacak, bunlar da ağır metallerin ortaya çıkmasına neden olacak. Bunun anlamı, yüz milyonlarca ton hafriyat demek.
Daha fenası, Murgul örnek gösteriliyor. Yıllarca bakır madenciliği nedeniyle insansızlaşan, büyük zararlara uğrayan ilçede, Cengiz siyanürlü altın çıkarmaya kalkmıştı. 2014’te Murgul ayaklandı, şimdilik o dosya kapatıldı.
Yaban hayat, orman, börtü böcek, sağlık, iklim değişikliği filan zerre kadar umurlarında olmadığı gibi, insanlar da değil. Ben Cerrattepe’nin sadece iktidar partisinin şirketi olan Cengiz ve birkaç güçlünün elde edeceği büyük rant için değil, Artvin’i sosyal, siyasal olarak yok etmek için de seçildiğini düşünüyorum. 25 bin nüfuslu bir Cumhuriyet kenti olan Artvinliler şimdiden husumetlere şahit oluyor, bakır ve altın çıkarılmaya başlandığında da insansızlaşacak.
Kuzey Galeri’nin girişinde kocaman ‘bismillahirrahmanirrahim’ yazısı göze çarpıyor. Besmele çekmek boşa değil, Artvin kurbanlık bir koyun misali kesilmeye, biçilmeye, talan edilmeye hazırlanıyor.