Virüs bahane, yağma şahane!

Tüm ülke virüse, salgına ve iktidarın salgın karşısındaki basiretsizliğine kilitlenmişken, AKP bu krizi “Allah’ın bir lütfu”na çevirdi ve doğayı yağmalamaya/yandaşlara yağmalatmaya başladı. Tablo çok vahim.

Kendimizi adeta bir bilim-kurgu filminin içine düşmüş gibi hissettiğimiz bu korona günlerinde tüm dünyada insanların istilasından kurtulan alanlarda doğal hayatın yeniden canlanmaya başladığına dair işaretler, yaban hayvanlarının hatta nesli tükendiği sanılan türlerin verdiği görüntüler bu korkunç sürecin belki de tek gülümseten ayrıntıları.

Ancak korkarız ki bu ülkede bizler evlerimizden çıktığımızda çok daha vahim bir ekolojik yıkımla karşılaşacağız, pek çok yaşam alanını bıraktığımız yerde bulamayacağız!

Zira koronadan ötürü dünyada çok sayıda proje geçici de olsa durdurulurken Türkiye’de iktidar bu krizi yaşamı yok eden projelere yönelik direnişleri kırma ve karşı saldırıya geçme fırsatı olarak değerlendiriyor.

Bizler elimiz kolumuz bağlı, evlere tıkılmışken devlet sermaye yanlısı bir tutumla yağma ve talana hız verdi. Özetle AKP iktidarı yangından mal kaçırıyor, bir de  dönüp üzerimize IBAN atıyor, önümüze mendil açıyor…

Korona krizinin gölgesine gizlenen son gelişmeleri derlemeye çalıştık. Liste uzun ve dehşet verici:

16 Mart 2020 tarihli Resmi Gazete‘de yayımlanan yönetmelikle doğa koruma alanları “entegre tesis” adı altında ticari faaliyete, yapılaşmaya ve ayrıca madenciliğe açıldı.  Askeri bölgeler, su ve orman havzalarından sonra artık koruma altındaki doğal alanlar da hem maden hem de imar talanına açılmış oldu. Yönetmeliğin 5. maddesine yapılan ekleme ile korunan alanlarda gerçekleştirilebilecek faaliyetlerin Tabiat Varlıklarını Koruma Merkez Komisyonu’nun “ilke kararları”na tabi tutulmuş olması da yaşam savunucularına bu kurulun evvelce “doğal sit alanlarında HES yapılır” diyen kararlarını hatırlattı.

Aynı yönetmelikle anıt ağaçlar da “budandı”:  Önceki yönetmelikte açıkça sayılan kriterler daraltılarak anıt ağaçların tespiti “ilke kararına” yani yine komisyonun insafına havale edildiği gibi anıt ağaç statüsü kazanma şartları da zorlaştırıldı. Örneğin, anıt ağaç statüsü kazanma şartını tek başına sağlayan “kent dokusunu tamamlayan, kent imajına etkisi olan grup, dizi veya tek ağaçlar” ifadesinin metinden çıkarılmasıyla kentsel alanlardaki anıt ağaçlar adeta korumasız kaldı.

Söz konusu “Korunan Alanların Tespit, Tescil ve Onayına İlişkin Usul ve Esaslara Dair Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” yayın tarihi itibariyle yürürlüğe girmiş bulunuyor. Üstelik aynı yönetmelikle bakanlar kurulunun yetkisinde olan tüm işlemler cumhurbaşkanına devredildi.

KANAL İSTANBUL’a karşı güçlü bir direniş yükselten halk evlere tıkılmışken korona tehdidi, 26 Mart’ta projenin ilk ihalesinin yapılmasına engel olamadı. Projenin etki alanında bulunan tarihi Odabaşı ve Dursunköy köprülerinin rekonstrüksiyonu için 5 firma teklif verdi.  İhaleye katılanların maskeli ve “sosyal mesafeli” fotoğrafları, gezegene karşı işlenen suçlara dair bir utanç vesikası olarak kamuoyuna yansıdı. Bu arada İBB, Kanal İstanbul projesi için verilen ‘ÇED Olumlu’ kararına karşı açtığı davanın ardından iktidarın ‘mega proje’ olarak adlandırdığı “mega yıkım projesi” için hazırlanan Çevre Planı Değişikliği’ni de yargıya taşıdı.

AFŞİN’de üçüncü termik santral için düğmeye basıldı. Yöre halkının yoğun tepkileri nedeniyle bir süre askıya alınan, İnceleme Değerlendirme Komisyonu toplantısında iki kez görüşülen Afşin C termik santralinin ÇED raporu 27 Mart’ta Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından onaylandı. Proje alanının neredeyse tamamı Bakanlar Kurulu kararınca büyük ova ilan edilen Afşin Havzası’ının tarım arazisinde kalıyor ve bir bölümü de orman arazisi. Ayrıca termik santrale gerekli kömürün alınabilmesi için açılacak yüzlerce kuyu, bölgedeki yeraltı sularının tamamen yok edilmesi anlamına geliyor. Projenin ÇED raporunu, Kanal İstanbul’un da raporunu hazırlayan Çınar Mühendislik hazırladı.

BURDUR Yeşilova’da Türkiye’nin en derin gölü olan ve hidromanyezit içeren bembeyaz kumsallarıyla ünlü, eşsiz SALDA GÖLÜ’ne “millet bahçesi” yapılması projesi kamuoyunun tepkileriyle gündemden düşürülmüş gibiydi. Ancak geri adım atmayan AKP, korona salgınını fırsat bilip 17 Mart’ta Salda’ya iş makineleriyle daldı. Göl kenarına konteyner’lar kurulurken, beyaz çizgilerle yer belirlemesi yapılıyor. Birinci derece doğal sit ve milli park statüleri ne yazık ki Salda’yı korumaya yetmiyor.

ARTVİN Yusufeli’nin Demirdöven köyünde, halkın vadilerini yok olmaktan kurtarmak için 8 yıldır direndiği HES santrali inşaatı, hukuksuz olarak başlatıldı. Tam da mahkeme tarafından durdurulan alanda HES şantiyesi kuruluyor. Bölge aynı zamanda köylünün merası ve balık tutmanın bile yasak olduğu dereye kepçeler dalıyor. Yaylalar ve Demirdöven halkı, firmanın alandaki insan sayısının azalmasını fırsat bildiğini belirterek halen farklı şehirlerde bulunan köylülerinin her şeye rağmen vadilerine ulaşmak için harekete geçtiklerini duyurdu.

RİZE’nin Güneysu Gürgen köyünde de halkın tepkisine rağmen HES projesini yürüten şirket çalışmaya hız verdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın memleketi olan Güneysu’ya “yol yapıyoruz” diye başlayıp HES borusu döşeyen şirketin çalışması, halkın şikayetleri üzerine durdurulmuş ancak her ne hikmetse şirket, kısa sürede “izin alıp” HES çalışmasına tekrar başlamış, vadilerini korumaya çalışan halka jandarma müdahale etmişti. Son olarak Rize İdare Mahkemesi’nin bilirkişi incelemesi kararı aldığı alanda, yaşamı yok eden pek çok projede görüldüğü gibi, şirket dava sonuçlanmadan inşaatı tamamlamak için korona günlerini fırsat biliyor.

BURSA’ya bağlı Yenişehir’in Kirazlıyayla köyünde Meyra Madencilik’in köylülerin karşı çıkmasına rağmen kapasite artışı için yürüttüğü faaliyette ağaç kesimi başladı, köylüler ağaçların kesilmesini engellemeye çalışıyor. Geçtiğimiz günlerde maden sahası genişletme alanına jandarma eşliğinde ağaç kesmek için gelen şirket yetkilileri, köylülerin direnişi ile karşılaşınca kesimden vazgeçmek zorunda kalmıştı. Ancak 31 Mart’ta yine jandarma ve Yenişehir Kaymakamı ile gelerek ağaçları kesmeye başladılar. Alana toplanarak kesimi engellemeye çalışan köylüleri ise jandarma durdurdu. Yenişehir Kaymakamı Suat Seyitoğlu, maden firmasına karşı çıkan köylüleri ikna etmek için halkın karşısına geçip şirket yetkilisi gibi konuştu.

NİĞDE, Ulukışla, Tepeköy’de Gümüştaş A.Ş.’ye ait altın işletmesinin siyanür havuzu patladı! Yerleşim yerlerine 450 metre uzaklıktaki madenin atık havuzundan sızan siyanürlü ve ağır metalli sular tarlaları zehirledi. Yöre halkının şikayetleri üzerine savcılığın tarlalarda çıkan sudan aldığı numunelerde ölümcül düzeyde siyanür tespit edilmesine rağmen bu çevre felaketi de korona günlerinin gölgesinde kaldı, şirket ve işbirliği içindeki resmi kurumlar olayı örtbas etmeye çalışıyor.

ORDU Fatsa’da halkın yıllarca direnişine rağmen faaliyete geçen altın işletmecisi şirketin maden arama bölgesini genişletebilmek için kestane ormanı ve fındık bahçesini katletme hazırlığı içinde olduğu öğrenildi. Bu arada madenin yarattığı ekolojik tahribat, Kanada’daki dünyaca ünlü bir analiz firmasına yaptırılan analiz sonuçlarını içeren, çok önemli bir raporla ortaya serildi. Siyanürlü altın madeninin yakınında alüminyum değerleri, normal değerlerin 9 bin kat, kadmiyum değerleri 100 kat, bakır değeri 80 kat, demir ve kurşun değerleri ise 100 kat üzerinde çıktı, maden çevresindeki su kaynaklarında ciddi oranda ağır metal kirliliğinin olduğunu kanıtlandı. Ancak siyanürlü altın işletmeciliğinin yıkıcı etkileri bilimsel olarak kanıtlanmış olması da bu karambolde kaynadı. İngiliz Stratex firması ve Bahar Madencilik ortaklığı, Karadeniz’in yemyeşil iki bin dönümlük alanını çöle çevirmiş durumda.

ÇANAKKALE Kazdağları’nda Kanadalı Alamos Gold ile Doğu Biga Madencilik’in Kirazlı’daki işletme ruhsatı süresi 13 Ekimde dolmuş ve Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı tarafından yenilenmemiş olmasına rağmen artık ruhsatı olmayan şirket alanı terk etmedi. Kazdağları’nda katliam da yaşam savunucularının nöbeti de sürüyor.

ARTVİN ilini haritadan silecek olan ve yöre halkının mücadelesiyle Türkiye gündemine oturan Cerattepe madeninde Cengiz Holding talana hız vererek üç vardiya çalışmaya geçti. Yeşil Artvin Derneği ve yaşam savunucuları: “İçişleri Bakanlığı, Türkiye genelinde koronavirüs tedbirleri kapsamında hafta sonları mesire alanları, ören yerleri, ormanlar, piknik alanları ve sahil kenarlarında yürüme, koşma, spor yapma gibi faaliyetleri yasakladı. Ancak maden sahalarına ilişkin bir yasaklama gelmedi. Bizlerin eli kolu bağlandı, talana hız verildi. Murgul’daki maden sahasında da çalışmalar sürüyor.”

BALIKESİR Balya’nın Orhanlar Köyü’nde de herkesin can derdine düştüğü günlerde Bahar Madencilik evlere 50 metre mesafede altın madeni için sondaj çalışmalarına girişti.

DENİZLİ’de üniversitenin milyonluk bilim projesi sahasına dozer girdi. Pamukkale Üniversitesi’ne (PAÜ) bağlı Tarım Bakanlığı ve AB destekli ‘Yerli Tohum ve Bitki Üretim Merkezi’nin tarlası, sosyal tesis yapmak bahanesiyle iş makineleriyle talan edildi. Alanda nöbet tutan öğretim üyeleri, iş makinelerinin önüne kendilerini attı ancak engel olamadı. Olay yerine gelen Rektör Hüseyin Bağ, iki profesörü tartakladı, iş makinelerine çalışma talimatı verdi.  Prof. Dr. Ali Ramazan Alan ile Prof. Dr. Fevziye Çelebi Toprak, “Türkiye’nin gıda geleceği bu projeye bağlı. Burada yerli tohum ve bitkiler üretiyoruz” diye tepki gösterdi, “bitki tarlalarımızın üzerinden, dozerlerle kanal açılıyor. Tüm karşı çıkışlarımıza rağmen engel olamıyoruz. Tüm kamuoyunu bu katliamın durdurulması için göreve çağırıyoruz.”

AYDIN halkının JES’lere karşı yürüttüğü mücadele de korona fırsatçılığından nasibini aldı. İnsanların evlerinden çıkamadığı ortamda JES şirketleri kağıt üzerinde sözde ÇED toplantıları düzenleyerek süreci oldu bittiye getirmeye çalışıyor. Aydın Çevre ve Kültür Derneği AYÇEP’in “korona tehdidi ve çiçek dönemi geçene kadar jeotermal enerji santrallerinin faaliyetleri durdurulsun” çağrısı yanıtsız kaldı.

ORDU İlküvez’de çöpler değil, suç delilleri temizleniyor. Yaylalarına çöp dökümünü engellemek amacı ile çadır kurup 107 gündür nöbet tutan halka, virüs nedeniyle çadır nöbetinin temsilci seviyesine düşürülmesi fırsat bilinerek gece 03.00’de jandarma saldırdı. Aralarında 15 yaşında çocukların da olduğu 25 kişi gözaltına alındı. Daha sonra yine virüs bahane edilerek özel arazideki çadırlar kaldırıldı. Yaylalarının ve sularının kirlenmesine neden olan çöp tesisine karşı direnen İlküvez halkının çadırların kaldırıldığı bölgede temizlik çalışmaları yapılıyor. Ancak yapılan çöplerin temizliği değil, suç delillerin ortadan kaldırılmasına yönelik bir temizlik!

BATMAN Belediyesi’ne kayyım atamasına yönelik tepkiler devam ederken, yazılı açıklama yapan Hasankeyf Koordinasyonu, kayyım atamasının Ilısu Barajı ve HES projesiyle doğrudan ilişkili olduğunu duyurdu. Açıklamada “Batman Belediye Eşbaşkanları, Ilısu Barajı yüzünden göç ettirilecek insanlardan on binlercesinin hazırlıksız şekilde kent merkezlerine gelmesiyle sosyo-ekonomik sorunların derinleşmesi ve 12 bin yıllık geçmişe sahip evrensel bir mirasın yok edilmesinin yanı sıra, uzun bir süredir Ilısu projesinin ortaya çıkaracağı tahribatın farklı bir boyutuna dikkat çekmekteydi. Kayyım atamasının Batman Belediyesi’nce su faturalarının ödenmesini erteleme kararının üstünden daha 12 saat geçmeden gerçekleşmiş olması, halkçı/devrimci belediye anlayışıyla kayyım politikasının su hakkı konusunda da karşı karşıya geldiğini göstermektedir” denildi.

İSTANBUL, Sarıyer, Uskumruköy’de Kuzey Marmara Otoyolu ile paramparça edilen Kuzey Ormanları’nın kalan kısımlarına da korona günlerinde hızarlar girdi. Gençleştirme, seyreltme… diye diye yağmalanan orman, sermayenin odun pazarına çevirilmiş durumda. Sosyal medyaya yansıyan odun yığınları, yine çok geniş çaplı bir orman katliamını gözler önüne seriyor.

İSTANBUL’un içme suyu koruma havzası olan Sazlıdere Barajı’nın koruma havzasına da iş makineleri girmiş durumda. AKP’li Başakşehir Belediyesi koruma havzasına 153 dönümlük kurban kesim alanı inşa ediyor. İBB’nin yazı göndererek çalışmanın durdurulmasını istemesine rağmen yöre halkı inşaatın sürdüğüne dair görüntüleri sosyal medyada paylaşıyor.

İSTANBUL’da AKP’li Başakşehir Belediyesi’nin salgın dinlemeyen faaliyetleri bununla da sınırlı değil. Bahçeşehir Gölet Parkı’nı betonlaştırmak için de hummalı bir çalışma sürüyor. Mahkeme kararıyla iptal edilmiş inşaat ruhsatlarının bulunduğu göleti betonlaştırmak için hafriyat ve beton kamyonları 7×24 Bahçeşehir’de cirit atıyor.

İSTANBUL Üsküdar’da ilçe belediyesi tarafından AKP’ye yakın vakıflardan Aziz Hüdayi Vakfı’na bedelsiz tahsis edilen park alanındaki yurt inşaatı da virüs tanımadı. İBB yapıda kaçak katlar çıkılması sebebiyle inşaatı ikinci kez mühürledi ancak bölge sakinleri son mührün de söküldüğünü ve inşaatın devam ettiğini duyurdu. Türkiye İş Bankası Mensupları Emekli Sandığı Vakfı’nın park olarak kamu yararına terk ettiği arazinin Üsküdar Belediyesi tarafından Aziz Mahmut Hüdai Vakfı’na verildiği ortaya çıkmıştı.

gazete.red/ Ebru Erbaş
5 Nisan 2020

Diğer Yazılar