Sinop Nükleer Santralı’na Danıştay dur dedi

Sinop’ta yapılmak istenen nükleer santral için hazırlanan ÇED raporunu reddeden Samsun İdare Mahkemesi’nin kararı, Danıştay 6. Dairesi tarafından bozuldu. Danıştay, davanın yeniden görülmesi için dosyayı alt mahkemeye geri gönderdi. Konuya ilişkin açıklama yapan Sinop Nükleer Karşı Platform üyeleri, mücadelenin süreceğini belirtti.

Japonların çekilmesine rağmen iktidar tarafından onaylanan Sinop Nükleer Güç Santralı projesi Danıştay’a takıldı. Çevresel etki değerlendirme (ÇED) olumu kararının iptalini reddeden Samsun İdare Mahkemesi’nin kararını Danıştay 6. Dairesi bozdu. ÇED raporunda eksik, yetersiz veya çelişkili hususların olduğuna dikkat çeken Danıştay, davanın yeniden görülmesi için alt mahkemeye geri gönderdi.

Konuya ilişkin açıklama yapan Sinop Nükleer Karşı Platform üyeleri, “Aynı kararlılıkla mücadelemizi sürdüreceğiz. Sinop’a nükleer santral yaptırmayacağız” dedi.

Açıklama okuyan Platform Sözcüsü İlker Şahin, “Danıştay 6.Dairesi, Sinop NGS için Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından 2020 yılında verilen ÇED olumlu kararına karşı açılan davada, Samsun İdare Mahkemeleri tarafından davanın reddi kararlarını bozdu. Ülkemiz büyük bir deprem felaketinin acılarını yaşarken nükleer felaketten bir adım uzaklaşmış olduk. Deprem gerçeğine rağmen Akkuyu Nükleer Santralı’nda ısrardan vazgeçilmesi gerektiğini bir kez daha hatırlatıyoruz. Biz bu açıklamayı yaparken bir yandan Akkuyu’da depremden zarar gören insanlara yardıma koşan işçilerin işten atıldığı haberlerini okuyoruz. Diğer yandan asbestli enkaz kaldırma işlerine karşı halk sağlığı uzmanlarının ve bilim insanlarının uyarılarını dinliyoruz. Dün gece Samsun’da yaşanan depremin şiddetinin küçük ölçekli olması, yaşadığımız insani sarsıntının şiddetini azaltmaya yetmiyor. Böyle bir ülke ve dünya gerçekliği içinde Danıştay kararının tanıklığına başvuruyoruz” diye konuştu.

İKTİDARIN TEHLİKELİ HEVESİ

“Danıştay’ın bozma kararına rağmen dava konusu ÇED olumlu kararının hukuksal olarak halen yürürlükte olduğunu ve siyasal iktidarın nükleer hevesinin sürdüğünü biliyoruz” diyen Şahin, “Samsun İdare Mahkemesi hakimleri, haklı davamızı reddettiklerinde de nükleer santral yapılmak istenen İnceburun’da nükleere izin vermeyeceğimizi bütün Sinoplularla birlikte duyurduk. Danıştay’ın kararıyla mücadelemiz hukuksal açıdan artık yeni bir evreye girmiş bulunmaktadır. Bizler, aynı kararlılık ve inançla nükleere karşı mücadelemizi devam ettirirken Danıştay kararının itiraf ettiği gerçekleri duyurmaya ve elde ettiğimizi hukuksal kazanımın takipçisi olmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

BİLİRKİŞİLER UYARDI

Hazırlanan bilirkişi raporunu hatırlatan Şahin şöyle konuştu:

“Samsun İdare Mahkemelerinin görevlendirdiği 15 kişilik bilim insanı tarafından sunulan resmi bilirkişi raporunda 300’e yakın iptal gerekçesi tespit edildi. Buna rağmen davamızın Samsun İdare Mahkemesi hakimleri tarafından reddedilmesi, ülkemizde yargının işleyişine dair soru işaretleri yaratmakla kalmadı, hukuka olan güven duygumuzu da yaraladı. Şimdi bu ret kararı Danıştay’dan döndü. Danıştay kararı, tarihsel, bilimsel ve hukuksal haklılığımızı tescil etti. Danıştay’ın kararı, dava konusu raporun bir ‘ÇED raporu olmadığı’ gerçeğini net bir biçimde kanıtlamıştır.

Konuya ilgili herkesin bildiği korunan alanlar, deniz ekosistemi, meteorolojik veriler, şehir ve bölge planlama, jeolojik ve sismik veriler, flora ve fauna, halk sağlığı, yöre ekonomisi, ormanlar, kentsel alanlar vb bir çevresel etki değerlendirme sürecinde ele alınması gereken parametrelerin hiçbirine bu raporda yer verilmemiştir. Herkesin bildiğini şimdi yüksek mahkeme de söyledi.

Danıştay kararı, bundan sonra Samsun’daki hakimlerin vereceği karardan bağımsız olarak bizler için bir tarihsel referans belgesidir. Japonya ile yapılan nükleer işbirliği anlaşmasının geçersiz hale gelmesi ve ATMEA 1 tipinde santral yapma imkanın ortadan kalkması nedeniyle yeniden karar verilmek üzere dava dosyaları yerel mahkemelere gönderildi. Danıştay kararı doğrultusunda bu net tespitlerle birlikte davamızın kabul edilmesi gerekmektedir. Yaşadığımız maden felaketleri, sel felaketleri, deprem felaketlerinden sonra bir kez de nükleer felaket yaşansın istemiyoruz. Ne bu felaketlere yenisinin eklenmesine ne de bu felaketlere daha fazla hukuksal felaketlerin eklenmesine izin vermeyeceğiz.”

Haber: BirGün – 23.02.2023

 

Diğer Yazılar