Karadeniz İsyandadır Platformu’nun çağrısıyla Çernobil Nükleer Santrali patlamasının 33’üncü yıl dönümünde İstanbul Kadıköy Süreyya Operası önünde bir araya gelen yaşam savunucuları, yapımı devam eden nükleer santrallere ve doğa talanını protesto etti. “33. yılında Çernobil’e lanet, nükleere isyan” pankartı açan kitle “Çernobili unutma, unutturma”, “Nükleersiz bir gelecek yaşamı savunanlarla gelecek”, “Nükleere inat yaşasın hayat”, “Nükleer öldürür, kapitalizm katleder”, “Bir Çernobil daha istemiyoruz” dövizler taşıdı. Yaşam savunucuları sık sık “Nükleer santral istemiyoruz” sloganı attı.
‘NÜKLEER SANTRALLER HALK SAĞLIĞINA VE DOĞAYA KALICI ZARARLAR VERİYOR’
Burada ilk konuşmayı TMMOB ÇMO Yürütme Kurulu Üyesi Ömür Yaşayan gerçekleştirdi. “Bugün egemenler dünyanın dört bir yanında kar hırsı için ekolojik yıkım yaratmaktan geri durmayacaklarını pratikleriyle ispatlıyorlar” diyen Yaşayan, “Sermaye birikim hırsı ile ekolojik yıkımın farklı biçimleri yaşanıyor. Akkuyu, Sinop ve İğneada Nükleer projeleri bunun en belirgin ve can alıcı örnekleri. TMMOB ÇMO İstanbul Şubesi adına Nükleer’in temiz ya da ucuz bir enerji olmadığını tam tersi olduğunu bir kez daha vurgulamak istiyorum. Nükleer santrallerin halk sağlığına ve doğaya verdiği kalıcı zararlar veriyor. Bu konuda kamuoyunu aydınlatmak açısından sorumluluk görüyoruz” dedi.
‘TÜRKİYE’ NİN ENERJİ İHTİYAÇI TASARRUF İLE KAZANILABİLİR’
Yaşayan’ın ardından Karadeniz İsyandadır Platformu Özgür Gürbüz, “Karadeniz’de çaya, fındığa, derelere radyasyon yağarken devlet büyüklerinin doğruyu söylemediğini öğrendik. İnsanlara çay için radyasyon kemiklere iyi gelir diyen Kenan Evren, kendi çayını ODTÜ’ye analize gönderdi. Kendi çayında radyasyon vardı ama halka olmadığını söylediler” diye konuştu. Akkuyu ve Sinop Nükleer santral projelerine karşı olduklarını belirten Gürbüz, Türkiye’nin enerji ihtiyacının yüzde 25-30 kadarının tasarruf ile kazanılacağını kaydetti.
‘BİLİM İNSANLARI ÇERNOBİL ETKİLERİNİN 11 YIL SÜRECEĞİNİ SÖYLÜYOR’
Platformu adına basın açıklamasını Çağatay Eğilmez okudu.
Eğilmez, 26 Nisan 1986 tarihinde gerçekleşen Çernobil nükleer felaketinin üzerinden 33 yıl geçtiğini hatırlatarak, “33 yıl Çernobil’in neden olduğu hastalıklarla ölümlerle yaşarken hala iktidarların ve sermayenin yaşamı katleden projeleri ile mücadele ediyoruz. 33 yıldır zehirleniyoruz, ölüyoruz. Çernobil önce yağmurlarla yağdı ete, süte, ekmeğe… Toprakla filizlenen çocukluğumuza, gençliğimize, yetişkinliğimize, çocuklarımıza. Radyasyon miktarı yüksek olduğu için Avrupa’nın almadığı fındıklar, sütler sağlıklı nesil parolası ile okullarda çocuklarımıza dağıtıldı. İmha edilmesi dereken kaynakların tüketilebileceği beyan edildi. Devlet eliyle kanser vakaları hepimizin ailesine musallat oldu. Bilim insanları Çernobil’in etkilerinin 11 nesil süreceğini söylüyor” dedi.
“Çernobil’in zehri halen akarken o günlerde doğan çocuklar olarak söylüyoruz, nükleer santral istemiyoruz” diyen Eğilmez, “Yıllar önce Çernobil felaketinin ertesinde dalga geçer bir yüzsüzlükle ve zalimce halkın karşısına geçip ‘Radyasyon kemiklere yararlıdır’ diye açıklamalar yapan Kenan Evren, Turgut Özal, Cahit Aral’ın misyonunu yaşatan bugünün siyasileri; Fukuşima’da ‘Mutfak tüpü de nükleer kadar risklidir’, ‘Bekârlık Nükleerden tehlikelidir’ diyerek yılların siyasi yüzsüzlüğünü, insan yaşamına verdikleri değerin değişmediğini bizlere defalarca göstermiş ve bugün ülkenin üç yanına adeta saatli bomba gibi nükleer santral projelerini yürütmeye koymuşlardır” diye konuştu.
‘YAŞAMLARIMIZDAN ELLERİNİZİ ÇEKİN’
Son olarak Eğilmez şunları söyledi:
“Yasa hukuk tanımayan toplumun isteklerini görmezden gelen bu tavır devam ettikçe katliam projelerini duymaya devam edeceğiz. Doğayı yok eden Nükleer, Termik santral, maden aramaları gibi çılgın projeler devam ederken iktidarların iklim değişikliği ile mücadelesinden söz edemeyiz.Bugün burada, yaşamımızı, havamızı, suyumuzu, toprağımızı, tüm canlıları, yüzyıllar boyunca radyasyon belasına mahkum etmiş olan Çernobil katliamının 33. yılında, HES’lere, termik ve nükleer santrallere kısacası yaşamımızı, kültürümüzü yok eden rant projelerine, yağma, talan ve sömürüye karşı doğayı ve yaşamı savunmak için haykırıyoruz. Şirketler ve taşeron siyasetçileri yaşamlarımızdan ellerini çekinceye kadar isyandayız.”
EVRENSEL – 26 Nisan 2019