Hopa Basın Bülteni /13.12.2011

METİN HOCAM, ANKARA’DA TUTULAN 22 ÖĞRENCİN SERBEST!
SIRA HOPA’DAKİ 7 ÖĞRENCİNDE,
GERZE’Lİ VOLKAN’DA,
KELEPÇE VURULMAYA ÇALIŞILAN TÜM DERELERİMİZDE!
HEPSİNİ ALACAĞIZ!
Hopa halkı 31 Mayıs günü  hidroelektrik santral (HES) projeleriyle satılmak istenen derelerine, özelleştirme uygulamalarıyla değersizleştirilen çayına sahip çıkmak için, bu politikaların sorumlusu olan, kapitalizmin bugünkü  temsilcisi AKP iktidarını protesto etmek için sokaklardaydı. En demokratik hakları olan basın açıklamasını gerçekleştirmek istedikleri anda Başbakan’ın emri ile polislerin saldırısına uğradılar.
Atılan gaz bombaları ve polis terörü neticesinde emekli öğretmenimiz Metin Lokumcu hayatını  kaybetti.

 

HES şirketlerinin patronlarının sahibi olduğu birçok kanal, yaşananları “polise saldırı”, “Başbakan’ın konvoyuna taşlı saldırı” gibi çarpık ifadelerle geçiştirmeye, bütün bu gelişmelerin altında yatan sebebi gizlemek için olayı “terörize” etmeye çalıştı. Deresine ve çayına sahip çıkan Hopa halkının, öğretmenini kaybettikten sonra, kendisini savunmasını, polis onlara gaz bombaları yağdırırken ellerinde “çiçek” olmamasını sorguladı!
Bütün bu olanlardan sonra deresine, çayına, fındığına, toprağına, kültürüne kısacası yaşamına sahip çıkanlar,yaşatılanları  protesto etmek için  Türkiye’nin birçok yerinde bir araya geldi. Yaşama sahip çıkan Hopa halkına gösterilen zulmün aynısı, Hopa’ya sahip çıkanlara da gösterildi. İstanbul, Ankara ve İzmir gibi şehirlerde yapılan eylemlere polis müdahalesi ile sayısız insan gözaltına alındı, onlarcası  tutuklandı.
Ankara’da Hopa halkını yalnız bırakmayarak, deresine sahip çıktığı için polis tarafından öldürülen Metin Lokumcu için “Hepimiz Eşkıyayız” diyerek sokağa çıkanlar arasından 28 arkadaşımızın “terör  örgütüne üyelik” de dâhil çeşitli iddialarla 17-52 yıl arası hapis cezası istemiyle yargılandıkları davanın ilk duruşması 9 Aralık’ta Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü ve çayına, suyuna, yaşamına sahip çıkan Hopa’lıların uğradığı zulme itiraz ettikleri için, yaklaşık 7 aydır zindanda tutulan 22 ‘eşkıyayı’, 9 Aralık günü Ankara Adliyesi’nden söke söke aldık!
Dostlarımıza geçmiş olsun dileklerimizle ‘aramıza hoş geldiniz’ diyor, 9 Aralık günü ve gecesi Ankara Adliyesi’ni kuşatan, arkadaşlarını  alana kadar yeri göğü inleten,  omuz omuza dayanışmanın gücüyle zalimlere korku salan binlerce yaşam savunucusunu isyanımızın bütün ateşiyle selamlıyoruz!
9 Aralık günü Ankara’da, yaşamlarını şirket talanına açmaya itiraz edenlerle dayanışanları  cezalandırmaya kalkanlar, karşılarında daha da devleşen dayanışmayı  görünce geri adım atmak zorunda kaldılar.  Bu tarihi kazanım, ezilenlerin birlikteliği karşısında hiçbir gücün duramayacağını  bir kez daha kanıtladı, dayanışma ruhumuzu daha da yükseltti ve hepimizin kararlılığını biledi.
9 Aralık günü 22 arkadaşımızın tahliyesiyle, olmayan adaletin tecelli ettiğini tabi ki düşünmüyoruz. Ankara Hopa davası 28 sanıklı, ‘şemsiyeden kanıtlı’ bir hukuk rezaleti olarak ağır ceza mahkemesinde görülmeye devam ediliyor.  Halen Arhavi Cezaevi’nde tutulan 7 Hopa’lı, Gerze’de termikçi şirkete geçit vermediği için 5 Eylül’den beri tutuklu bulunan bir başka öğrenci kardeşimiz, Volkan Özcan, ve İzmir’de, İzmit’te, Tortum’da, Solaklı’da ve pek çok yerde,  yaşamı savundukları için cezalandırılmak istenenler duruşma günlerini bekliyor. Doğayı ve yaşamlarını savunanları  öldürmeyi, zindanlara tıkmayı politika eden, yağmacı  şirketlerin güdümündeki siyasi iktidarın tüm toplumsal muhalefeti tasfiye etmeye yönelik haksız ve hukuksuz saldırıları her alanda yaşanıyor. Yaşamı yok edenler dururken yaşamı  savunanlara terörist yaftası vurulmaya çalışılıyor. Ve en önemlisi suyumuza, toprağımıza, havamıza göz diken şirketlerin arsız saldırıları artarak sürüyor.  Nitekim Ankara Adliye Sarayı önünde dayanışma sürerken bile, komşu ilçe Fındıklı’da halk dere yataklarından dozerleri çıkartmaya çalışıyordu…
Yaşamlarımızı şirket talanına açmıyoruz diye üzerimize devlet terörünü salanlar, 9 Aralık’ta Ankara Adliyesi önünde cisimleşen dayanışma karşısında artık anlamış olmalıdırlar ki Hopa Davaları yalnız Hopa’nın değil; bütün yaşam savunucularının davasıdır. Arkadaşlarımıza vurulan kelepçeler derelerimize kurulmak istenen bentlerden farksızdır. Bu dava, yaşamlarını HES’e, termik santrale, nükleere teslim etmeyenlerin, tarımın ve köylülüğün tasfiyesine direnenlerin, derelerinin nöbetini tutanların, direniş çadırlarındakilerin, meydanlarda, kampüslerde, vadilerde, dağ yollarında isyan ateşlerini yakanların ve zulmün karşısında devleşenlerin davasıdır. Bu dava kentsel dönüşüme hayır diyenlerin, madenci, altıncı  filoları püskürtenlerin, yüksek gerilim direklerini yıkmaya çalışan Senoz’luların davasıdır.  Ve bu dava en çok Metin Lokumcu’nun şahsında onurumuzun davasıdır, bu toprakların varoluş  davasıdır.
‎Yine bu zulüm ve zorbalık kampanyasının failleri anlamış olmalıdır ki, yıllardır yoksullaştırma, milliyetçilik, kardeş kavgası, cehalet ve her türlü karanlığı pompalayarak dindiremedikleri Karadeniz’in asi ruhundan korkmakta haklıdırlar. Evet, aylardır zindanda karartmaya çalıştığınız halde, 9 Aralık’taki savunmasında pırıl pırıl bir yürek ve zihinle “Başbakan Erdal Eren’ e ağladı. Başbakanlar ağlamasın diye tahliyemi ve beraatimi talep ediyorum.” diyerek, hakkında 52 yıl isteyen iddianamenizin şebekliğini yüzünüze vuran Hikmet Tanıl’ın da altını çizdiği gibi, bundan tam 31 yıl önce bugün, 13 Aralık 1980 günü, 17 yaşında darağacına gönderdiğiniz Giresun’lu Erdal Eren’in ve Karadeniz’in tüm eşkıyalarının açtığı yoldan yürüyoruz.  Kazım Koyuncu’nun dediği gibi “dev bir dalga, özgür bir su” olarak geliyoruz. Ve evet, korkunuzun bütün silahlarını üzerimize doğrultsanız bile, derelerimizden, vadilerimizden, yaşamlarımızdan kirli ellerinizi çekmediğiniz müddetçe bu dalgayı dindiremeyeceksiniz!
Ve bizler de Karadeniz İsyandadır Platformu olarak, tüm yaşam savunucularıyla kol kola ve inatla,  yaşamı savunmaya ve dayanışmayı yükseltmeye devam edeceğimize, 9 Aralık’ta Ankara Adliye’sini titreten horonumuzun susmayacağına bir kez daha söz veriyoruz:
Metin Lokumcu’nun katlinin ve yaşatılan tüm baskı, zulüm ve işkencelerin hesabı verilinceye kadar,

Son santralin son taşı sökülünceye kadar,

Tüm tutsaklarımız, tüm derelerimiz, tüm vadilerimiz özgürleşinceye kadar;

ELLER BERABER!

KOLLAR BERABER!

YOLLAR BERABER!

HOPA, LOÇ, TORTUM, KARAÇAM, FINDIKLI, GERZE…

İSYAN BERABER!

Diğer Yazılar