“Doğaya her müdahale geleceği yok ediyor”

ORÇEV Yönetim Kurulu Üyesi Coşkun Özbucak, “Adına ne denirse densin doğaya yapılan her müdahale geleceği yok ediyor. Siyanürle altın ayrıştırması nedeniyle sular kirlendi. Ormanların yok edilmesinin sonucu Karadeniz’in yağış biçimi değişti. Toprak kaymaları arttı, dere yatakları kurutuldu, kirletildi. Deniz dolguları denizin ekosistemini bozdu” dedi.

Ordu’nun neredeyse tüm ilçelerinde enerji yatırımı adı altında çeşitli çalışmalar yapılıyor ancak bununla birlikte doğa büyük zarar görüyor. Ordu halkı yapılan bu çalışmalara karşıdavalar açıp, eylemler ile mücadele ediyor. Mevcut dava süreçleri ve Ordu’daki genel durumu değerlendiren Ordu Çevre Derneği (ORÇEV) Yönetim Kurulu Üyesi Coşkun Özbucak, çalışmaların tamamının Ordu’yu talan ettiğini ve yapılan kimi çalışmaların da yasaya aykırı olduğu söyledi.

“ENERJİ YATIRIMI ADI ALTINDA TALAN EDİLİYOR”

Ordu’daki sorunların ülke genelindeki sorunlardan bir farkı olmadığını aktaran Coşkun Özbucak, “Denizden derelere, ormanlardan dağlara her tarafta maden ve enerji yatırımları adıyla talan ve yağma yaşanıyor. Fatsa ilçemizdeki siyanürle altın ayrıştırması yapılan alanda ve Korgan ilçesinde HES karşıtı mücadelede hareketlenme var. Korgan’da HES için bir proje vardı. Buna dava açılmıştı ancak mahkeme bir arkadaşımızı ilçede yaşamıyor diye ehliyetsiz ilan etti, davadan düşürdü. Diğer kişi de ilgilenmediği için dava kaybedildi” dedi.

“HALK İZİN VERMEDİ”

Özbucak, halkın direnişi sayesinde HES yapımının engellendiğini belirterek, “Mahallede yaptığımız ilk toplantı anında şirketin derede çalışma yaptığını öğrendik. Hemen köylülerle çalışma yapılan yere gittik, jandarma çağırdık. Çalışmanın yasadışı olduğunu söyledik. Jandarmaya tutanak tutturduk. Şirketin araçlarını dere yatağından çıkarılmasını sağladık. Bu olay halk için öğretici oldu. Bundan sonra Bayındır HES şirketi altı kez gelip çalışma yapmak istedi ama halk izin vermedi” dedi.

HES direnişine Ordu’nun farklı ilçelerinden katılımın olmasının belirleyici olduğunu kaydeden Özbucak, “Şirketin çalışma süresi dolduğu için tüm malzemesini alıp ayrıldı. Halk tek vücut olunca başarının elde edileceğine örnek oldular. İlk günden bugüne birlik ve dayanışma konusunda örnek tutum gösterdiler. Balamir HES 7 yıldır herhangi bir çalışma başlatamadığı için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ÇED İzleme ve Denetleme Genel Müdürlüğü’ne lisans iptali için başvuru yapıldı” ifadelerini kullandı.

“2013 YILINA DAYANIYOR”

Özbucak, Fatsa’da siyanürle altın ayrıştırma işletmeciliğinin geçmişinin 2013 yılına uzandığını anlatarak şunları söyledi:

“Maden girişiminin ilk gününde maden sahasının çevre köylerinde toplantılar yapıldı. Maden sahası girişinde çadır kuruldu. Bir süre sonra “bilinmeyen eller” çadırı yaktı. Jandarmanın engellenmelerine rağmen halkın büyük direnişleri oldu. Hukuksal süreç de sürdürüldü ancak engel olunamadı. O dönem Bergama örneğini çok anlattık ancak bugün karşı çıkanlar içinde olanlar o zaman sessizdi. Bugün yaşananlar karşısında geç de olsa tepkiler büyüyor.”

“YAPILAN ÇALIŞMALAR YASAYA AYKIRI”

ÇED süreci devam ederken ağaç kesimi yapılamayacağını vurgularayan Coşkun Özbucak, “Altıntepe Maden Şirketi çalışma alanını genişletmek için yeni ÇED süreci başlattı. ‘Halkı bilgilendirme toplantısına katıldık. Şirket çalışanlarıyla salonu doldurmuştu. Yine de projenin olumsuzluklarını anlatarak halkı bilgilendirmeye çalıştık. Şu an ÇED süreci devam ediyor. Ağaç kesimleri ÇED süreci tamamlanmadan başladığı için yasadışı olduğunu söylüyoruz. Henüz olumlu veya olumsuz karar çıkmadı. Bu yüzden yapılan çalışmalar yasaya aykırı” diye konuştu.

“İZİN BELGELERİ GÜNCEL DEĞİL”

Dernek adına Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na çalışma izinin geçerli olup olmadığı ile ilgili iki kez yazı gönderdiklerini belirten Özbucak, “Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ÇED İzleme ve Denetleme Genel Müdürlüğün’den gelen iki yanıtta da 21.01.2021 tarihin “ek faaliyet izin belgesi” süresinin bittiği belirtiliyordu. Ancak, ÇED süreci tamamlanmadan Fatsa-Ünye Orman İşletme Müdürlüğü, şirketin talebi üzerine ağaç kesiminin ihalesini yaparak kesimi başlattı’ ifadelerini kullandı.

Özbucak, ihalenin iptali için dava açıldığını ve itiraz dilekçeleri verildiğini söyleyerek, “Ağaç kesimine gerekçe yapılan izin belgesinden söz ediliyor. Oysa verilen izin yeni çalışma alanı için değil, eski yerde düzenleme yapma ve çevre düzenlemesi için. Bu nedenle ağaç kesimini protesto etmek için hem kesim alanında hem de Fatsa Orman İşletme Müdürlüğü önünde tepkimizi gösterdik. Ancak Altıntepe Maden Şirketi tarafından köylülere ve ORÇEV’e basın açıklaması yapmak ve ağaç kesim çalışmasını engellemekten soruşturma açıldı” dedi.

“ORDU’NUN 3’TE 1’İ MADEN SAHASI OLDU”

Türkiye genelinde ihale edilen 766 maden sahasının 19’unun Ordu’da bulunduğunu belirten Coşkun Özbucak, “Karadeniz Bölgesi HES ile öne çıksa da maden çalışmaları hızlandı. Ordu’nun üçte biri maden sahası oldu neredeyse. Fatsa’daki siyanürle altın ayrıştırması büyük işletme bakımından ilk adımdı. Fatsa ve Ünye’de başlayan süreç yine Fatsa’nın Ilıca bölgesinden Perşembe ve Gürgentepe ilçelerini kapsayan maden alanı ihale edildi. Bu ihalenin iptali için ORÇEV’in de içinde olduğu Ekoloji Birliği ve çeşitli derneklerle dava açtık” diye konuştu.

“TESİS NEDENİYLE SULAR KİRLENDİ”

606 maden sahasının daha sonrasında ihale edildiğini kaydeden Coşkun Özbucak şunları ekledi:

“İhalelerin iptali için açılan davada yer aldık. Ordu’daki dokuz alan Altınordu, Ulubey, Kabadüz ve Mesudiye ilçelerimizi kapsıyor. Bu ihalelerden ayrı Gürgentepe ilçesinde yeni maden sahası ihale aşamasına geldi. Ayrıca Ordu’nun en büyük ırmağı olan Melet Irmağı kenarında Kabadüz ilçemizde maden arıtma tesisi var. Bu tesis nedeniyle Ordu’nun suyunun temin edildiği Melet Irmağı kirlendi. Burası için de dava açtık. Şu an çalışmıyor. Aynı şirket bu kez Turnasuyuı Irmağı’nı etkileyecek yeni alan çalışması başlattı. Bunu da takip ediyoruz. ÇED sürecine müdahale edeceğiz.”

“KARADENİZ DENİLİNCE AKLA HES GELİYOR”

Tüm derelerde ya HES yapılıyor ya da HES projesi var diyen Coşkun Özbucak, “Ordu’da da ilk HES’lerle mücadele etmeye başladık. Karadeniz denilince akla HES geliyor. ORÇEV olarak sorun nerede ise, halka bilgi veriyoruz. Halk katılmadığı sürece başarılı olamayız. Melet Irmağı ve yan kollarında HES’ler yapıldı. Buralarda yerleşim yerleri olmadı için engel olunamadı. Korgan’da olduğu gibi yerleşim yerleri olan yerlerde anında müdahale edilebiliyor. Turnasuyu Irmağı üzerinde de HES yapılmak istendi üç kez hem yargı yoluyla engellenirken halkın tepkisi de sürekli oldu. Turnasuyu Irmağı üzerinde yapılmak istenen HES’in lisansı ÇED İzleme ve Denetleme Genel Müdürlüğü tarafından iptal edildi” dedi.

“NEREDEYSE KUMSAL KALMADI”

Deniz dolgularının Karadeniz otoyolu yapılırken Ordu dıyında tüm illerde tamamlandığını kaydeden Özbucak, “Ordu denizi kurtardık derken Ordu Büyükşehir Belediyesi projeleriyle şehir içinde “denizden alan kazanmak” anlayışıyla denizler doldurulmaya başlandı. Neredeyse kumsal kalmadı. ORÇEV olarak açtığımız davaları kazansak da mahkemelerin “yürütmeyi durdurma” vermediği için dolguların büyük bölümü tamamlandı. Devam ettirilmek istenenleri engelleme çalışmamız devam ediyor” ifadelerini kullandı.

“KONUŞULMAYAN DİĞER BİR SORUN TAŞ OCAKLARI”

Özbucak, taş ocaklarının da doğaya ve yaşam alanlarına zarar veren işletmeler içinde yer aldığını ancak akla en son geldiğini ekleyerek, “Maden ve enerji çalışmaları, yol yapımı, deniz dolgusu gibi çalışmalar için olmazsa olmazdır taş ocakları. Her yer köstebek yuvası gibi delik deşik ediliyor. Taş ocaklarında patlayıcı kullanıldığı için ormanların yok edilmesi, tarım arazilerinin zarar görmesi, heyelanların olması yanında su kaynaklarının yok edilmesine neden olmaktadır. Taş ocaklarına yönelik de halkın tepkileri büyüyor, davalar açılmasına yardımcı oluyoruz. Tepkilerinin duyulmasına destek oluyoruz. Ulubey ilçesi Eymür Mahallesinde Altınordu Belediyesi tarafından köyün su kaynağı üzerinde açılmak istenen taş ocağı için ORÇEV ve köylüler olarak dava açtık. Bilirkişi heyeti için 11 bin 500 lira yatırıldı. Bilirkişi heyeti için gün verilmesini bekliyoruz” dedi.

“DOĞAYA YAPILAN HER MÜDAHALE GELECEĞİ YOK EDİYOR”

Yapılan çalışmalar sebebiyle Karadeniz’in her bakımdan olumsuz etkilendiğini söyleyen Coşkun Özbucak, “Adına ne denirse densin, doğaya yapılan her müdahale geleceği yok ediyor. Ordu’da bunu yakından tanığız. Siyanürle altın ayrıştırması nedeniyle sular kirlendi. Sularda ağır metaller belirlendi. Ormanların yok edilmesinin sonuçları ortada. Karadeniz’in yağış biçimi değişti. Artık lokal ve yok eden yağışlar arttı. Toprak kaymaları nedeniyle Fatsa İslamdağ bölgesinde mahalle taşınmak zorunda kalındı. Dere yatakları kurutuldu ya da kirletildi. Deniz dolguları denizin ekosistemini bozdu. HES’ler nedeniyle denizlere giden alüvyonlar engellendi. Hem balıklara besin gidişi durdu hem de alüvyonlarla kıyıların korunması sağlanıyordu. Bu çalışmaların toplamına baktığımızda iklim değişikliğini artıran özellikte olduğu artık inkar edilemeyen gerçektir” diye konuştu.

Haber: Cumhuriyet / 19.04.2021

Diğer Yazılar